|                Beş. Beş, çıplak gözle 100 milyar galasiden beş tanesi. Ve çok keskin bir görüşünüz yoksa bunlardan bir tanesini görmeniz oldukça zor.                 | TED |                 خمسة من أصل 100 مليار مجرة ، بالعين المجردة. واحدة منهم من الصعب جدا أن تراها ما لم يكن لديك بصر جيد جدا.                 | 
|                Elinde daha fazla delil yoksa, olayı mahkemeye taşımak zaman kaybı olur.                | Open Subtitles |                 لو لم يكن لديك اى دليل لتعرضه علىّ, فستكون المحاكمة مضيعة للوقت                | 
|                Bak, Bodi, biliyorsun, bizi etkilemek için bir şeyler yapmak zorunda değilsin.                | Open Subtitles |                 انظروا، بودي، كما تعلمون، لم يكن لديك لجعل الاشياء حتى لإقناع لنا.                | 
|                İstemediğin bir şeyi yemek zorunda değilsin.                | Open Subtitles |                 لم يكن لديك أي شيء للأكل كنت لا ترغب في ذلك.                | 
|                Sonra her şeyi gözden geçirdim. Bu da tacı çalmak için zamanın yoktu.                | Open Subtitles |                 كنت حريصاً بصالة العرض وهذا يعني أنه لم يكن لديك وقت لسرقة التاج                | 
|                Hiçbir şey için yanımda olmana gerek yok, çünkü bir şey yapmıyorum. gerçekten.                | Open Subtitles |                 لم يكن لديك لتكون بخير مع أي شيء لأن هذا لا شيء حقا                | 
|                Daha iyi bir şeyiniz yoksa bunlarla idare etmek zorunda kalacağız.                | Open Subtitles |                 ، إذا لم يكن لديك أفضل من ذلك هذه ستفي بالغرض                | 
|                Bu gece için bir planın var mı bilmiyorum... ama yoksa, 9 sularında Gansevort Caddesi 37 numaraya uğra.                | Open Subtitles |                 لا أعرف إن كان عندك أيّ خطط اللّيلة لكن ان لم يكن لديك عرج على الشارع 27 حوالي التاسعة                | 
|                Bu gece için bir planın var mı bilmiyorum... ama yoksa, 9 sularında Gansevort Caddesi 37 numaraya uğra.                | Open Subtitles |                 لا أعرف إن كان عندك أيّ خطط اللّيلة لكن ان لم يكن لديك عرج على الشارع 27 حوالي التاسعة                | 
|                Şahidiniz yoksa boşa kürek çekiyorsunuz. Başka bir şey var mı?                | Open Subtitles |                 مالم يكن لديك شاهد لا شيء لديك , أمر آخر ؟                | 
|                İlgin için teşekkür ederim. Başka bir şey yoksa, lütfen git.                | Open Subtitles |                 اشكرك على قلقك واهتمامك بي اذا لم يكن لديك شيء اخر..                | 
|                Kalan cesetleri de kontrol etmek isterim sizin için sakıncası yoksa bayan.                | Open Subtitles |                 يجب أن أفحص بقية الجثث، إن لم يكن لديك مانع يا آنسة.                | 
|                Jerry, ben buradayım diye kanepede yatmak zorunda değilsin.                | Open Subtitles |                 جيري، لم يكن لديك للبقاء على الأريكة على حسابي.                | 
|                Onunla yaşamak zorunda değilsin.                | Open Subtitles |                 ولكن ليس هذا آسف، لم يكن لديك للعيش معها.                | 
|                - Her şeye güzel bir boyut katmak zorunda değilsin! - Üzgünüm.                | Open Subtitles |                 ولكن لم يكن لديك لوضع تدور جيد على كل شيء.                | 
|                Çünkü gücün yoktu, sana olan duygularımdan şüphe ediyor musun?                | Open Subtitles |                 لأنك لم يكن لديك السلطة كنت تشك في مشاعري نحوك                | 
|                Şu virüsü yayma fikrin başka seçeneğin yoktu, değil mi?                | Open Subtitles |                 خطتك لإطلاق ذلك الفيروس لم يكن لديك خيار آخر، صحيح؟                | 
|                Catlin konusunda endişelenmemize gerek yok.                | Open Subtitles |                 حسنا ،نحن لم يكن لديك ما يدعو للقلق كاتلين.                | 
|                Ama zannedersem olayları çözmek için pek zamanınız olmadı. ?                | Open Subtitles |                 لكن أعتقد أنه لم يكن لديك الوقت الكافي .لتوضيح الأمور                | 
|                Beni takip etmekten ve birşeyler kazanmamı engellemekten başka yapacak işin yok mu?                | Open Subtitles |                 لم يكن لديك أفضل شيء للقيام من يتبعني حولها والمسمار بلدي محاولات لجعل القليل من المال الاضافي؟                | 
|                Bu şekilde ölmek zorunda değilsiniz, efendim.                | Open Subtitles |                 لم يكن لديك لا يجب عليك أن تموت هكذا، يا سيدي.                | 
|                Geçiş kartınız yokmuş yine de gösteriden sonra sahne arkasındaydınız                | Open Subtitles |                 لم يكن لديك تمريرة. لكنكم انتهى وراء الكواليس بعد العرض.                | 
|                Hiç de değil. Eğer kapıya kadar götürmeniz sorun olmazsa.                | Open Subtitles |                 لا على الإطلاق اذا لم يكن لديك مانع افتح الباب                | 
|                - Ve sonra arabada biftekle içki içtim. - Sigortan yok muydu?                | Open Subtitles |                 .ومن ثم قام بصدمي شخص أثمل بشاحنته الصغيره ألم يكن لديك تأمين؟                | 
|                Büyülü olabilmek için her zaman beraber yaşamanız gerekmiyor.                | Open Subtitles |                 يا رفاق لم يكن لديك للحفاظ على الذين يعيشون معا ليكون سحر.                | 
|                Bütün mahalleyle uğraşmak zorunda değilim ki.                | Open Subtitles |                 أنا لم يكن لديك للتعامل مع المنطقة بأكملها.                | 
|                Adama masaj yapmak zorunda değildin.                | Open Subtitles |                 لم يكن لديك لتدليك له.                | 
|                Ömrün boyunca tek sevgilin bile olmadığını mı söylemek istiyorsun?                | Open Subtitles |                 هل تقصد أنه لم يكن لديك حبيبة واحدة في حياتك ؟                | 
|                Dün ne kadar aşağılayıcı sıfat varsa bu isme yakıştırmıştın.                | Open Subtitles |                 الاسم الذي لم يكن لديك بالأمس سوا التعليقات المستهزئة بشأنه.                |