| Aslında o benim üvey kardeşim ve Josh'ın burada olmaması gerekiyordu sanırım. | Open Subtitles | بالواقع نحن اشقاء وجوش لم يكن من المفترض ان يكون هنا الان. |
| Ayrıca hiç kimsenin de kokpite girmemesi ya da uçaktaki elektronik sistemleri kırmaması ya da uçağa silah getirmemesi gerekiyordu. | Open Subtitles | ولم يكن من المفترض لأحدكم الوصول إلى حجرة القيادة أو اختراق النظام او احضار أشخاص يحملون سلاحا ليخربوا كل هذا |
| Aslında bombaları tasarladıklarını kimsenin bilmemesi gerekiyordu. | TED | فلم يكن من المفترض أن يعرف أحد أنهم يصممون قنابل |
| Aşçı olmayı istememesi gerektiğini, çünkü bunun kızların yapması gereken bir şey olduğunu düşünüyordu. | TED | حيث أعتقد أنه لم يكن من المفترض ألا يريد أن يكون طاهيا، لأن ذلك كان شيئا تفعله البنات. |
| Senin de o konuda yalan söylememen gerekirdi, değil mi? | Open Subtitles | لم يكن من المفترض عليكي أن تكذبي بشأنه ايضاً,أليس كذالك؟ |
| O adam bugün ölmek zorunda değildi. | Open Subtitles | ذلك الرجل لم يكن من المفترض أن يموت اليوم |
| Kuduz olmamaları gerekiyordu. Ama bu işlerin nasıl olduğunu bilirsin. | Open Subtitles | ولم يكن من المفترض أن تكون مسعورة لكن تعرف كيف لأمور كهذه أن تحصل |
| İki genetik model olmaması gerekiyordu. | Open Subtitles | لم يكن من المفترض أن يوجد نمطين مختلفين من الجينات |
| Makyaj malzemeleriyle oynamamam gerekiyordu. | Open Subtitles | لم يكن من المفترض أن ألعب بالماكياج الخاص بها. |
| Aslında yollayamazdım da, çünkü bu işi yapmamam gerekiyordu. | Open Subtitles | في الواقع لم أستطع ,لأنه لم يكن من المفترض لي أن أسرق |
| Tatlım özür dilerim. Bundan bahsetmemem gerekiyordu. | Open Subtitles | أوه، عزيزتي، أنا لم يكن من المفترض أن أذكر ذلك. |
| Hemen düşmemem gerekiyordu. | Open Subtitles | لم يكن من المفترض ان اسقط مباشرة لقد كانوا واضحين جداً فى هذا الامر |
| Bunun nedenini bulmaya çalışıyorum. - Bunun olmaması gerekiyordu. | Open Subtitles | أنا حقا أحاول الوصول الى نهاية هذا , لأن هذا لم يكن من المفترض أن يحدث |
| Sorun ne, tatlım? Ona yardım etmemeniz gerekiyordu. | Open Subtitles | ما المشكلة , يا حبيبي لم يكن من المفترض أن تساعدوها |
| "Benim gitmemi istiyor." "Karımın çocuğunun olmaması gerekiyordu." | Open Subtitles | يريدني أن أرحل لم يكن من المفترض أن تنجب زوجتي طفلا |
| Bir şekilde o almak gerekiyordu bir önsezi var. | Open Subtitles | بطريقة ما أتتها رؤية لم يكن من المفترض أن تراها |
| Onu kurtarmak gerekiyordu gerçeği kabul gerçekten zor bir zaman yaşıyorum. | Open Subtitles | أنا أمرّ بوقت سيء في تقبل أنه لم يكن من المفترض أن أنقذه |
| Belki de yaşamaması gereken bir hayvandır. | Open Subtitles | ربما هو نوع من الحيوانات لم يكن من المفترض أن يحيا |
| Çok uzun zaman önce, yapmamam gereken bir şey yaptım. | Open Subtitles | منذ زمن طويل, فعلت بعض الاشياء لم يكن من المفترض ان افعلها. |
| Benim yanımda olması gerekirdi. | Open Subtitles | لم يكن من المفترض أن تكون مع شخص آخر , كان من المفترض أن تكون معي أنا |
| O adam bugün ölmek zorunda değildi. | Open Subtitles | ذلك الرجل لم يكن من المفترض أن يموت اليوم |