| Önce, yaşanacak en kötü şeyin onların kaybolmuş olmaları Sanıyordum. | Open Subtitles | في البداية, ظننت أن أسوأ شيء هو ان يكونا مفقودين | 
| Arkadaş olmak isteyen iki kişi var, ama doğa buna izin vermiyor. | Open Subtitles | عرض شخصان ان يكونا أصدقاء لكن الطبيعة سيكون ليس لديها شيئ منها | 
| Sen de benim kadar iyi biliyorsun ki onların beraber olması doğru değil. | Open Subtitles | وانت تعلم كما انا اعلم أنهما ثنائى ليس مقدراً لهما أن يكونا سوياً | 
| Baba önemli değil ancak anne ve çocuk burada olmalı. | Open Subtitles | الأب ليس مهماً لكن الأم والطفلة يجب أن يكونا هنا | 
| Görünüşü göre birkaç yıl aynı adreste beraber kalmışlar yani birbirlerine yakın olabilirler. | Open Subtitles | كانا يعيشان سوياً في نفس المبنى لعدد من السنوات، لذا قد يكونا مقربين | 
| Ama onlar iki farkli maceradaki iki karakter değillerdi. | TED | ولكنهما لم يكونا مجرد شخصين في مغامرمتين مختلفتين | 
| Bu kutular 6 fazla olacak kutular olamaz çünkü her kutu en az 2 yakut içermeli. | TED | وهذان لا يمكن أن يكونا الصندوقين الذين يختلفان بـ 6، وذلك لأن كل صندوق يجب أن يحتوي على ياقوتتين على الأقل. | 
| Onları göremiyorum. Orada olmaları gerekiyor. Kapalı devrede bir sorun var. | Open Subtitles | لا يمكنني رؤيتهما، يفترض أن يكونا هناك هناك مشكلة في الكاميرا | 
| Bu küçük yavrular pençeleri kara bastıktan sonra cesur olmaları gerekecek. | Open Subtitles | هذان الديسمان يجب أن يكونا شجاعين من لحظة لمس كفوفهما الثلج | 
| 1 saat önce burada olmaları gerekiyordu. | Open Subtitles | لقد كان من المفترض أن يكونا هنا منذ ساعة | 
| Anne babasının başka insanlarla birlikte olmak istemesini çocuğuna nasıl açıklarsın? | Open Subtitles | كيف ستفسرون لاطفالكم ان والداهما يريدان ان يكونا مع اناس اخرين | 
| Paranın olması ile havalı olmak aynı şey değil. | Open Subtitles | انت تملك المال وان تصبح جذابًا ليس بالضرورة ان يكونا نفس الشيء | 
| Eğitmen ve filozof Paulo Freire öğretmenin ve öğrenmenin çift yönlü olması gerektiğine inanır. | TED | المربي والفيلسوف باولو فريري آمن بأن التعليم والتعلّم يجب أن يكونا في اتجاهين. | 
| İkisinin aşçı olması gerekiyordu - Hiçbiri değildi. | TED | اثنان كان من المفترض بهما أن يكونا طاهيين , ولم يستطيعا | 
| İdeal olarak bunlar son derece düşük maliyetli olmalı böylece çokça sensörden çokça ölçüm alabiliriz. | TED | ومثالياً، ينبغي أن يكونا بتكلفة جد منخفضة لنتمكن من أخذ الكثير من القياسات بواسطة العديد من أجهزة الاستشعار. | 
| - Kimlikleri bilinmiyor. Bu insanlar herhangi bir yerdeler. Onlara dokunan herkese hastalığı bulaştırıyor olabilirler. | Open Subtitles | قد يكونا بأى مكان, ينشرا المرض لأى شخص يتصلا به | 
| Tartışmıyorlardı bu da onlar için önemli bir başarı. | Open Subtitles | لم يكونا يتجادلان, و الذي يعتبر بالنسبة لهما إنجاز عظيم | 
| Bunlar yağ depolanmaları olamaz... | Open Subtitles | لكن هذان لا يمكن أن يكونا عبارة عن ترسبات دٌهنية | 
| Her ikisinin de iyi olmasını umarsın. Ama illa ki aynı olmayacaklardır. | TED | تأمل ان يكون كلاهما جيدًا. لكن ليس ضروريا ان يكونا نفس الشي. | 
| Sesli ise, birbirlerini duyacak kadar yakın yerlerde yaşıyor olmalılar. | Open Subtitles | و ان كانت مسموعة فمن الواضح انه يجب ان يكونا | 
| Aslında, Jai ve Aditi aşık değillerdi. Aşık değiller miydi? | Open Subtitles | نعم المسألة هي ان جاي واديتي لم يكونا يحبان بعضهما | 
| İki insanın birbirini sevmesi her zaman bir arada olmalarını gerektirmez. | Open Subtitles | مجرّد كون شخصين يحبّان بعضهما لا يقتضي دائماً أن يكونا معاً | 
| Tamam sakin ol. Uzağa gitmiş olamazlar. | Open Subtitles | حسناً ، اهدئي، لا يمكن أن يكونا قد ابتعدا |