| Bildiğimden emin olduğum tek şey bu, ve uçan bir karanlık olduğu enerji yiyor ve bu çok çok kötü olabilir. | Open Subtitles | أنا أعلم شئ واحد الظلام الطائر الذى يلتهم الطاقة ليس شيئا جيدا |
| Ağzını açtığında ya yemek yiyor, yada birilerinin beynini. | Open Subtitles | إذا فتح فمه ، فإما يلتهم طعاماً ، أم يعقل أحدهم |
| Oğul, eğer hayvanlarımıza bakarken keçimizi yiyen bir çita görürsen, çita çok tedirgindir. Yalnızca ona doğru yürü. | TED | ولدي، إذا كنت ترعى ماشيتنا ورأيت فهداً يلتهم أغنامنا، والفهد في حالة هياج شديد. فقط أمشي تجاهه. |
| Kurdeşenin, et yiyen türden olduğunu ve bir sonraki menüde onun ufaklığı ve bezelyelerinin olduğunu söyle. | Open Subtitles | أن الطفح يلتهم اللحم و الوجبة التالية بالقائمة ستكون قضيبه و خصيتيه |
| Bir keresinde, bir aslanın bir tavşanı yediğini gördüm " Hayvan Krallığında " | Open Subtitles | انا مرة شاهدت اسد يلتهم ارنبا في برنامج مملكة الحيوان |
| Acımasızca herkesi yalayıp yutar. | Open Subtitles | ه يلتهم أي شخص بلا رحمة. |
| Galaksideki tüm uyduları yutuyor. | Open Subtitles | إنه يلتهم كلّ الأقمار الصناعية في المجرة |
| Son iki yıIdır içim içimi yiyordu. | Open Subtitles | على مدى العامين الماضيين، أشعر أن داخلي يود أن يلتهم نفسه. |
| Her şeyden önce, kara delik yanındaki yıldızın atmosferini tüketiyor. | Open Subtitles | أول شئ، الثقب الأسود يلتهم من الغلاف الجوي لنجمه المرافق |
| Şüpheli erkekleri öldürüp yiyor, ama kadınları canlı tutuyor. | Open Subtitles | المشتبه به يقتل و يلتهم أجزاء من الذكور و لكن يبقي النساء أحياء |
| Dinle, Jim. Bu şey, seni için için yiyor. | Open Subtitles | اسمع يا "جيم" ، هذا الشىء يمكنه ان يلتهم حياتك |
| İnsanlar yiyor insanları | Open Subtitles | إنه الإنسان يلتهم أخوه الإنسان , عزيزتي |
| Sokaklara çıkıyor ve yoluna çıkan herkesi yiyor. | Open Subtitles | يجوب الشوارع و يلتهم أيّاً كان... من يعترض طريقه |
| 7 gün 24 saat tekne yiyen, uçak yiyen bir kasırga var orada. | Open Subtitles | ثمّة إعصار يلتهم القوارب والطائرات طوال 24 ساعة في الأسبوع. |
| Bu şey tam olarak vücudu dışardan içeriye doğru yiyen birşey. | Open Subtitles | ما هو حرفيا يأكل طريقه إلى الخارج أعني يلتهم جسم المضيف إلى الخارج. |
| Dev insan yiyen bir yılandan bahsediyoruz. Uslu ve yaramaz listesi olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | أنه ثعبان ضخم يلتهم الرجال لا يفرق بين الصالح والفاسد |
| Orada kristal yiyen bir ejderha olduğunu duydum. | Open Subtitles | يُفترض بأن يتواجد تنّينٌ يلتهم أحجار الكريستال |
| Umarım hassas değilsinizdir. Bir ejderhanın bir çocuğu yediğini görmek üzeresiniz. | Open Subtitles | اتمنى الا يصيبكم الغثيان لانكم سترون تنين يلتهم صبى |
| Bir kutu Triscuit yediğini duymuştum. | Open Subtitles | سمعت بأنه كان يلتهم علبة بسكويت |
| Yangtze Nehri bütün sırları yutar. | Open Subtitles | - نهر الـ(ينجز) يلتهم جميع الأسرار - |
| Galaksideki tüm uyduları yutuyor. | Open Subtitles | إنه يلتهم كلّ الأقمار الصناعية في المجرة |
| Nerede olduğunu biliyor musun? Küvette pasta yiyordu. Evet oradaydı!" | TED | هل لديك علم بمكان مخبئه؟ كان يلتهم الكعك بحوض الاستحمام، أجل لقد كان هناك!" |
| Yıldızı içinden dışına doğru tüketiyor. | Open Subtitles | إنه يلتهم النجم من الداخل للخارج |
| Efsaneye göre dağda bir dev yaşarmış ve kendisine yaklaşan herkesi yutarmış. | Open Subtitles | تقول الأسطورة أنذلكالغوليعيشفيالجبل .. و يلتهم كل شخص يقترب منهُ. |