| Onu öldürebiliriz ve krallığımızdaki insanlardan bir başkasına zarar vermeden önce de öldüreceğiz. | Open Subtitles | نحنُ نستطيع , وسوف نقتله قبل أن يلحق الضرر بأشخاص آخرين في مملكتنا |
| Peki ona zarar vermek isteyecek aklınıza gelen birisi var mı? | Open Subtitles | وهل تعرف أي أحد يمكن أن يريد أن يلحق به الأذى؟ |
| - Dur! O senin peşinde değil. - Onu geberteceğim! | Open Subtitles | ـ تريث، إنه لا يلحق بك أنت ـ سأنال منه |
| İpliğin iğneyi izlediği gibi, ben de onun peşinden gidiyorum. | Open Subtitles | كما الخيط الذي يلحق بالآبره,سوف اذهب انا ايضا |
| Doğrudan kızın peşine gideceğini bilemezdik. | Open Subtitles | اسمع ، لم نكن لنعلم أنه يمكن أن يلحق بها بهذا الشكل |
| Aslında Seth eli kullanıyor, beden onu takip ediyor. | TED | فالحقيقة هو يقوم بتوجيه اليد والجسم يلحق باليد. |
| Bu yeni diyara giderken peşimden gelmesini istemediğim tek bir kişi var. | Open Subtitles | هناك شخصٌ واحدٌ لا أريده أنْ يلحق بي إلى هذه الأرض الجديدة. |
| Hayır ama o çocuğun ona daha fazla zarar vermesine müsaade edecek değilim. | Open Subtitles | لا, و لكنني سأكون ملعونا لو تركتُ ذلكَ الفتى يلحق بها أيّ أذىً |
| Yani çevre korumasına yatırım yapmak ekonomimize zarar vermedi. | TED | فإن الإستثمار في حماية البيئة لم يلحق الضرر باقتصادنا. |
| Ancak bu tekniğin bir yıl boyunca günlük lens takılan gözlere zarar verme olasılığı halen fazla. | TED | بينما هذا الأسلوب أقرب أن يلحق الأذى بالعيون لأولئك الذي يرتدون يوميًا العدسات اللاصقة لمدة سنة. |
| İntikam peşinde bir adam. Evet, sanırım size kötülük yapacaktı. | Open Subtitles | إنه ساع وراء الانتقام أعتقد أنه أراد أن يلحق بك الأذى |
| Nasıl bir adam, başka bir adamın peşinde köpek gibi gezer? | Open Subtitles | ما نوع الرجل الذي يلحق برجل آخر في الأنحاء كالكلب؟ |
| Aramızdan birinin onun gibi Sophia'nın peşinden gideceğine ya da onun vermek zorunda olduğu zor kararları verebileceğine inanmıyorum. | Open Subtitles | لا اعلم أن كأن اي منا سوف يلحق بها بنفس الطريقه التي فعل او يقرر القرارات الصعبه التي وجب عليه أن يقررها |
| Eğer birbirlerinden hoşlanıyorlarsa, o zaman vücutları da peşinden gitmeli. Olanlar yüzünden, onu bunu sorun ediyorlar. | Open Subtitles | إذا خفق القلب ، فالجسد يلحق به ، فقط بسبب ما حدث يتسببان فى كل هذه الفوضى |
| Adam'ın Lana'nın peşine düşmesinin imkanı yok. | Open Subtitles | أدم لا يستطيع أن يلحق الأذى بلانا |
| - Şöyle etrafa bak bir kimse seni takip ediyor mu? | Open Subtitles | -لتقم بدورة حول المكان لتحرص أنّه لا يلحق بك أحد . |
| Ben onu desteklemiştim, neden peşimden gelsin ki? | Open Subtitles | وفي الواقع أنه يدعم السياسه لماذا يلحق بي |
| peşimde bir haydut varsa eğer kaçacak durumda olamayacağım. | Open Subtitles | تعرف,إن كان هناك سارق يلحق بي فلن اتمكن من الهرب |
| Beni çağırıyor. Affedersin. Uçağa Yetişmesi gerekiyor. | Open Subtitles | يتم إستدعائي , عذراً يجب أن يلحق بالطائرة ويقول الوداع |
| Kaçıyorum ama beni yine de yakalıyor. | Open Subtitles | أنا أركض ولا زال هو يلحق بي |
| - Turning Leaf koşarsa tazı gelse onu yakalayamaz. | Open Subtitles | فلا يوجد أي حصان في السباق أن يلحق بها. |
| Ben ya da burada bir başkasının, seni yakalayabileceği bir yarış. | Open Subtitles | -بإمكانه أن يلحق بك |
| Kırmızı grup, mavilere yetişmeye başladı, ama Hesselboe hâlâ açık ara önde. | Open Subtitles | الاحمر يلحق الازرق ولكن موقف هيسيلبو لايتزعزع |
| Bizi takip eden bir kurt vardı, yemin ederim. | Open Subtitles | لقد كان هناك ذئب يلحق بنا ، أقسم |