| Diplomat ve Akademisyenlerin oynadığı bir oyun değilmidir? | TED | أليست مجرد لعبة يلعبها الدبلوماسيون والأكاديميون؟ |
| Kendi hayatlarını bile idare edemeyen iki adamın oynadığı dünya hâkimiyeti oyunu. | Open Subtitles | إنها لعبة عن السيطرة على العالم، يلعبها شخصان بالكاد يستطيعان السيطرة على حياتيهما الخاصتين. |
| - Lisedeki çocukların oynadığı bir şey. | Open Subtitles | إنها لعبة يلعبها الأطفال في المدرسة الثانوية |
| Ne tür bir oyun oynuyor bilmiyorum ama bu Hanover değil. | Open Subtitles | لا اعلم ما هي اللعبة التي يلعبها الان ولكنه ليس هانوفر |
| Bence o da Keith'in oynadığı gibi oyun oynuyor. | Open Subtitles | أعتقد أنها تلعب نفس اللعبة التي كان كيث يلعبها. |
| Kane olabilir, ama neden aynı kartı ikinci kez oynadı bilmiyorum. | Open Subtitles | قد يكون " كين " رغم أني لا أعرف لماذا يلعبها لمرة اخرى |
| Nerede oynadığını kimseye söylemez. Sadece bir kaç saatliğine ortadan kaybolur. | Open Subtitles | لا تخبر احد انه يلعبها هو يسافر فقط لساعتين |
| Şunu deneyin. İnsanların tartışmalarda oynadıkları bütün rolleri düşünün. | TED | فحاولوا هذا. فكروا بكل الأدوار التي يلعبها الناس في المناقشات. |
| - Çok oynadığı bir bilgisayar oyunundan bahsediyor. | Open Subtitles | إشارة إلى لعبة الفيديو التى يلعبها كثيراً |
| oynadığı rollerin hepsinde iyi rolde olurdu. | Open Subtitles | وهو أمر كان سيكون لا بأس به لولا نوع الأدوار التي كان يلعبها |
| Sadece bir oyun mu Genç zengin çocukların oynadığı? | Open Subtitles | هل هذه ببساطة ، لعبة يلعبها شباب أغنياء ؟ |
| Japonya'da profesyonellerin oynadığı tek oyun. | Open Subtitles | إنها اللعبة الوحيدة في اليابان التى يلعبها لاعبون محترفون |
| oynadığı boktan oyun işte, hiçbir şey değişmedi. | Open Subtitles | نفس اللعبة الحمقاء التي يلعبها دائما، لم يتغير شيء. |
| Hep aynı oyunu oynuyor. Hiçbir şey değişmemiş. | Open Subtitles | نفس اللعبة الحمقاء التي يلعبها دائما، لم يتغير شيء. |
| Colin oynamaması gerektiği halde video oyunu oynuyor. | Open Subtitles | كولين كان يلعب لعبة لم يفترض ان يكون يلعبها |
| Ama mesele şu ki oyun sadece yardakçılar için olsa bile, herkes bunu oynuyor. | Open Subtitles | - و لكن ما أريد قوله هو .. حتى لو كانت لعبة للأطفال فالجميع يلعبها |
| Görünüşe göre, bayım, bu oyunu Lord Melbourne sizden daha iyi oynuyor! | Open Subtitles | التي على ما يبدو أن اللّورد (ميلبورن) يلعبها أفضل منكَ! |
| Baba, Marcus'u davet ettim. Üniversitede oynadı. İşinin ehlidir. | Open Subtitles | "أبي" دعوت (ماركوس) كان يلعبها في الثانوية وهو جيد |
| - Oğlum bir ara oynadı. - Güzel bir spordur. | Open Subtitles | ابني كان يلعبها - إنّها رياضة لطيفة - |
| İnsanların diğer okullarda bu oyunu oynadığını duyduk. | Open Subtitles | سمعنا عن هذه اللعبة التي كان يلعبها اشخاص آخرين في مدارس اخرى |
| Şu çocukların Televizyonlarında oynadıkları korkunç ve gürültülü şeyler mi? | Open Subtitles | تلك الأشياء الصاخبة التي يلعبها الاطفال أمام التلفاز |