| Sanırım bunun ne anlama geldiğini bana söyleyebilirsin, ha dahi? | Open Subtitles | أعتقد بأنه يمكنك إخباري عنه, أيها العبقري؟ |
| bana söyleyebilirsin Melody, benden nefret etmek için bir sürü nedeni var. | Open Subtitles | يمكنك إخباري بأن لديها كل الحق أن تكرهني |
| Her ne ise, Bana anlatabilirsin. Seni yanındayım. | Open Subtitles | أياً كان هو, يمكنك إخباري, انا هنا من أجلك. |
| Kötü de olsa, Bana anlatabilirsin. | Open Subtitles | يمكنك إخباري بالأشياء حتى الأشياء السيئة |
| Sabahın körüydü ve çok yorgundum, hem ayrıca, hiçbir kuralını çiğnemediğini söyleyemezsin bana. | Open Subtitles | و لا يمكنك إخباري أنك لم تخترق قوانينك يمكنني، لم أفعل، و سأبقى كذلك |
| Onu yakalamamızda yardımı olacak herhangi bir şey söyleyebilir misin bana? | Open Subtitles | أهناك أيّ شيء يمكنك إخباري به قد يساعدنا في القبض عليها؟ |
| Hükümet için yaptığınız çalışmalar hakkında neler söyleyebilirsiniz? | Open Subtitles | ماذا يمكنك إخباري بشأن العمل الذي كنت تقوم به لأجل الحكومة؟ |
| Bir sorun varsa bana söyleyebilirsin. | Open Subtitles | يمكنك إخباري إن كان هناك أمر سيء يا زميلي |
| bana söyleyebilirsin. Yine aynı şeyi yapmam. | Open Subtitles | الأمور بخير , يمكنك إخباري لن أقوم بفعلها مجدداً |
| Pekala, ona söyleyeceğin şeyi bana söyleyebilirsin. | Open Subtitles | أيًا كان ما تود إخبارها به يمكنك إخباري به |
| - Hayır, bana söyleyebilirsin. | Open Subtitles | - لا, لا, يمكنك إخباري. يمكنك إخباري. لا |
| Sorun her ne ise, bana söyleyebilirsin. | Open Subtitles | أنا أخوك مهما يكن الأمر , يمكنك إخباري |
| Haydi, Bana anlatabilirsin. Ben örnek bir vatandaş değilim. | Open Subtitles | هيا ، يمكنك إخباري أنا لست مواطنة نموذجية |
| Hadi ama. Bana anlatabilirsin. | Open Subtitles | بحقك يمكنك إخباري أنا معروفة هنا |
| Neler olduğunu ve bunun nasıl değişeceğini Bana anlatabilirsin. | Open Subtitles | يمكنك إخباري بما يجري، و كيف سيتغيّر. |
| Buhranda olsak bile insanların geçinemediğini söyleyemezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك إخباري أن أناس ليس بإمكانها المضي قدما حتا في وقت الكساد |
| Şimdi bana doğuştan gelen hakkını kabul etmeye çekindiğini söyleyemezsin. | Open Subtitles | والآن لا يمكنك إخباري أنّ بدأت تتردد في قبول حقّك الطبيعي. |
| Bize 28 Ekim pazar gecesi nerede olduğunu tam olarak söyleyebilir misin? | Open Subtitles | هل يمكنك إخباري أين كنت . . عند مساء يوم الأحد, الـ 28 من أكتوبر ؟ |
| Bana söyleyebilirsiniz. Ben de aileden sayılırım. | Open Subtitles | يمكنك إخباري أنا بمثابة العائلة بالنسبة إليه |
| Tamam, yolda söylersin bana. | Open Subtitles | حسنًا، يمكنك إخباري بالطريقة في طريقنا |
| Bana sadece tek bir gerçek söyleyemez misin? | Open Subtitles | ألا يمكنك إخباري بشئ واحد حقيقي؟ |
| Her şeyi Anlatabilirsin bana. | Open Subtitles | يمكنك إخباري كلّ شيء. |
| Eric, sana verdiğim zaman bunu bana söyleyebilirdin. | Open Subtitles | إريك، كان يمكنك إخباري بأنه لم يعجبك لما أهديتك إياه |