| Risk yatırımcıları ve hayırseverler böyle bir sermayeye Sahip değiller. | TED | أصحاب رؤوس الأموال لا يملكونه, المؤسسات الخيرية لم تملكه. |
| Sahip oldukları en önemli mülk ise kendilerinin inşa ettiği ve daha sonra aile mezarlığına dönüşen Santísimo Sacramento bazilikasıymış. | Open Subtitles | أهم ما يملكونه كانت كنيسة سانتاسيمو سكرامنتو، معبد قاموا ببنائه، و الذي أصبح لاحقاً مقبرة العائلة |
| ...neye nasıl Sahip olduğuna dair acayip takıntılısın. | Open Subtitles | بالنجاح وبالأشخاص الناجحون وبما يملكونه وكيف حصلوا عليه |
| Farklı insanlara karşı Ellerinde ne var ki zaten? | Open Subtitles | ما الذي يملكونه ضد البشر المختلفون عنهم علي اي حال؟ |
| Farklı insanlara karşı Ellerinde ne var ki zaten? | Open Subtitles | ما الذي يملكونه ضد البشر المختلفون عنهم علي اي حال؟ |
| Yani, aileler Ellerinde ne var ne yoksa dökerler. | Open Subtitles | أعني، بأن الأباء سيدفعون كل ما يملكونه دون أن يهتموا بمدى تمنيهم لذلك |
| İhtiyacımız olan şey 11 km üstümüzde ve ona Sahip olanlara ulaşmamızın imkânı yok. | Open Subtitles | ما نحتاجه فوق رؤوسنا بسبعة أميال، ومن المُستحيل التواصل مع الناس الذين يملكونه. |
| Senin küçük parmağında bile bir çok insanın Sahip olduğundan çok daha fazla şefkat var. | Open Subtitles | إنّكِ تملكين طيبة في أصبعكِ الصغير يعادل ما يملكونه الناس في أجسادهم كلها. |
| Eğer yaz boyunca prova ettiğiniz o mükemmel performansları görürlerse Sahip oldukları küçücük umut yok olacak ve bu glee kulübünün sonu olacak. | Open Subtitles | إذا رأوكم تبدعون في عرضكم الذي كنتم تدربون عليه طوال الصيف سيفقدون أي أمل يملكونه |
| Her şeyi değiştirmek için Sahip oldukları her kuruşu harcadılar. | Open Subtitles | لقد أنفقوا كل فلس يملكونه ليغيروا كل شيء بإستطاعتهم. |
| Sahip oldukları her şeyi onlara senin verdiğini düşünsene. | Open Subtitles | تخيل أن كل شيء كل شيءً يملكونه انت من اعطيته لهم |
| Çünkü Sahip oldukları para bu kadar ve istedikleri huzur. | Open Subtitles | لأنه مال يملكونه وسلام يحبونه. |
| Sahip oldukları her şeyi bu iki arabaya yüklediler. | Open Subtitles | حزموا كل شئ يملكونه في هاتين السيارتين |
| Ellerinde bir tek suçları nasıl işlediğini gösteren video eksik. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي لا يملكونه هو شريط له وهو يرتكب الجريمة |
| Çünkü Ellerinde gerçekte ne varsa, onu kullanacaklardır. | Open Subtitles | لأنه مهما كان الذي يملكونه حقاً فسيستخدمونه |
| Ellerinde ne varsa peşimizden gelecekler. | Open Subtitles | سوف ياتون خلفنا الان بكل شي يملكونه |
| Ellerinde ne var Frank? | Open Subtitles | ما الدليل الذي يملكونه يا فرانك؟ |
| Ve o zaman geldiğinde Ellerinde ne var ne yoksa topyekûn üzerine gelecekler. | Open Subtitles | ...وعندما يأتون هذه المرة سيأتون بجلّ ما يملكونه |
| Halktan Ellerinde bulunan kavanoz, tencere, trabzan gibi şeyleri vermeleri istendi. | Open Subtitles | لقد كان هناك حمله أسمها "الصندوق و مقلاه" حيث كان على الناس أن يبترعوا بما يملكونه من معادن و حقيقةً لم تكن هناك حاجه لذلك |
| -Hâlâ Ellerinde. | Open Subtitles | مازالوا يملكونه |