| Bizi bekliyorlar. Gerçekten gitmek zorundayız. | Open Subtitles | إنهم ينتظروننا فعلا يجب علينا الذهاب إليهم |
| Bir şey yapmamızı bekliyorlar, sanırım. | Open Subtitles | انهم ينتظروننا ليفعلوا شيئا على ما أعتقد |
| Bir şey yapmamızı bekliyorlar, sanırım. | Open Subtitles | انهم ينتظروننا ليفعلوا شيئا على ما أعتقد |
| Kapıdan ne zaman dışarı adımımızı atsak orada bizi bekliyor oluyorlar. | Open Subtitles | كل مره نخرج منها من الباب نجدهم بالخارج ينتظروننا |
| Bizi bekliyorlardı. Nerede olacağımızı biliyorlardı. | Open Subtitles | لقد كانوا ينتظروننا لقد كانوا على علم بمكاننا |
| Bu ülkenin çıkarı uğruna hayatımız pahasına savaşmalıyız. bekleyen insanlar var. | Open Subtitles | نحن نكافح من أجل روح هذه البلاد الآن، هنالك أشخاص ينتظروننا |
| Neyse boşver.But Packston ve arkadaşları bizi arabada bekliyorlar. | Open Subtitles | ذلك لا يهم , لكن باكستون وأصدقائه ينتظروننا في السيارة |
| Geri dönüp yol göstermemizi bekliyorlar. | Open Subtitles | إنهم ينتظروننا لنعود و نخبرهم بمَ عليهم فعله |
| Geri dönüp yol göstermemizi bekliyorlar. | Open Subtitles | إنهم ينتظروننا لنعود و نخبرهم بمَ عليهم فعله |
| Evet. Bizi bekliyorlar. Sağlam tuzak kurmuşlar. | Open Subtitles | نعم، لقد كانوا ينتظروننا لقد كان هذا فخاً كبيرًا |
| Döndüğümüzü biliyorlar çünkü onları aradık, bizi bekliyorlar. | Open Subtitles | أنهم يعلمون أننا عائدون لأننا أتصلنا بهم. أنهم ينتظروننا. |
| Hangarın diğer tarafında bizi bekliyorlar. | Open Subtitles | إنهم ينتظروننا على الجانب الآخر من تلك الفتحة |
| Nöbetleşe bizi bekliyorlar. Sürekli peşimizdeler. | Open Subtitles | إنهم يبقون هنا في الخارج ينتظروننا في دوريات لا يُمكننا الذهاب إلى أيّ مكان دونهم |
| Düşmanlarımız hâlâ orada bir yerde ama korunmasızlar, açıktalar ve gidip onları öldürmemizi bekliyorlar, eğer bizde o irade varsa! | Open Subtitles | عدونا ما زال هناك لكنهم غير محميين ومعرضين وهم فقط ينتظروننا لننهيهم |
| Hayır, şimdi olmaz. Hazırda bekliyorlar. | Open Subtitles | كلّا، ليس الآن، إنّهم ينتظروننا وهم مستعدّون. |
| Tatlım, bütün bir prova yemeği dolusu insan bizim bekliyor. | Open Subtitles | عزيزتي ، لدينا كامل العشاء التجريبي ملئ بالناس ينتظروننا |
| Ama sevgili hayranlarımız ve kıskanç arkadaşlarımız bekliyor. | Open Subtitles | و لكن كل معجبينا المحبوبين و أصدقائنا الغيارا ينتظروننا |
| Dinle anne. İnsanlar bizi sette bekliyor. | Open Subtitles | اسمعى يا أمى هناك أناس ينتظروننا |
| Resmen bizi bekliyorlardı. | Open Subtitles | لقد كانوا ينتظروننا |
| Bizi bekliyorlardı. | Open Subtitles | لقد كانو ينتظروننا |
| Onlara biraz içme suyu getirmemiz için bekleyen bir kumsal dolusu insan var. | Open Subtitles | هناك العديد من الناس على الشاطيء ينتظروننا أن نحضر لهم المياه. |
| Sence dünyalılar, suru bitirmemizi mi bekleyecekler? | Open Subtitles | هل تظن بأنّ الأرضيون سيجلسون فحسب و ينتظروننا ننهي الجدار ؟ |
| Saat 14:00. Yukarıda bekleniyoruz. | Open Subtitles | الساعة الثانية اعتقد انهم ينتظروننا |