| Başka bir yere aitler. Müze olabilir; ama burası değil. | TED | إنهم ينتمون الى مكان ما. ربما في متحف؛ ليس هنا. |
| Onlar tanıdıklarım ve tanımadıklarımın yer değiştirdiği yere aitler. ve sanal ilişkiler bağlamında, tanımadığım insanlarla zaten bir şeyler yapıyorum. | TED | ينتمون لعالم فيه أناس أعرفهم مقابل أناس لا أعرفهم, وفي سياق روابطي الرقمية, أنا بالفعل أقوم بأشياء مع أناس لا أعرفهم. |
| Kişisel test sonuçları gizlidir. Derin Deniz Dalışı'na aittir. | Open Subtitles | السجلات الطبية الشخصية سرية أنهم ينتمون إلى الغوص في أعماق البحار. |
| Bir daha bahçıvanınızı, çocuk bakıcınızı gördüğünüzde, böyle bir insan görürseniz onlara içtenlikle sarılın ve ait olduklarını söyleyin. | TED | في المرة القادمة التي ترى فيها بستاني منزلك، ترى مربيتك، ترى شخصًا كهذا، امنحهم عناقا كبيرًا، وأخبرهم أنهم ينتمون. |
| Farklı ırktan gelenlerin ise, yatacak yeri yoktu. | Open Subtitles | لكن هؤلاء الذين ينتمون لأعراق أو أراء أخرى ليس لهم مكان |
| Bunların 120.000'i, bağlı devletlerdendi. | Open Subtitles | مائة وعشرون ألف قتيل ينتمون لمختلف دول الكومنولث |
| İş hayatına atılan erkeklere aitti ve ebeveynlerinden kendilerine miras olarak bir iş kalan. ve kızlar ise evlensinler diye giydirilip süslenirlerdi. | TED | كانوا ينتمون الفتيان الذين سينضمون الأعمال وترث الاعمال من الآباء. والفتيات تزين لتزوج. |
| Onlar da en az sizin kadar bu ülkeye aitler | Open Subtitles | انهم ينتمون إلى هذه البلادِ بقدر ما تنتمي أنت |
| Caddelerdeyken sana aitler, ki orada mesleğini yapabilesin. | Open Subtitles | ينتمون إليك بالشارع المكان الذي تقوم فيه بعملك |
| Çünkü Onlar senin şeylerin, sana aitler. | Open Subtitles | لأنهم الخاص بك الأمور، أنهم ينتمون إليكم. |
| Onlar kesinlikle birbirlerine aitler, ama siz hiç de öyle değilsiniz. | Open Subtitles | الذين ينتمون الواضح معا، على عكس لكم اثنين، الذي يمكن أن أسميه نوبة سيئة. |
| Millet, eğer burada başladılarsa, buraya aitler. | Open Subtitles | رفاق، اذا كانوا قد بدؤوا هنا فهم ينتمون الى هنا |
| Erkekler kadınlara aittir. | Open Subtitles | الرجال ينتمون إلى النساء |
| - Öbür tarafa aittir. | Open Subtitles | بل ينتمون إلى الضوء |
| Böylece, hangisinin kime ait olduğunu... bilmediğimiz için adil davrandığımızdan emin olacağız. | Open Subtitles | دون معرفة الذين كانوا ينتمون إلى، ونحن واثقون من أن تكون محايدة. |
| O psikopatların ait oldukları yere yani kafeslerine kapatıldıklarından emin olmak istiyorum. | Open Subtitles | أنا هنا كي أحرص أن هؤلاء المجانين يعودون إلى أقفاصهم حيث ينتمون |
| Onların yeri burası değil, Sid. Bunlar her ne ise ve her nerede bulmuşsan, geri götür. | Open Subtitles | إنهم لا ينتمون لهذا المكان يا "سيد" أيا كانوا، أعدهم إلى حيث وجدتهم |
| Onların burada yeri yok, J. Onların yanında durma. | Open Subtitles | انهم لا ينتمون هنا، J. لا تقف هناك معهم. |
| Ama bu adamların bağlı olduğu bölüm kayıtlarda bile geçmiyor. | Open Subtitles | ولكن هؤلاء ينتمون الى شعبة أخطر لم نسمع عنها فى اى كتاب. |
| Hepsi değilse bile çoğu mahkum buraya aitti. | Open Subtitles | أكثر، إن لم يكن كل النزلاء ينتمون الى هناك |
| Onlar gerçekten kendi üstünlüklerine inanıyorlar, ve öyle olmayanlara saygıları yok. | TED | فهم يؤمنون حقاً بعلوهم وهم لا يحترمون الآخرين الذين لا ينتمون الى سلالتهم |
| Burada nüfusun yüzde 50'sinden fazlasının mensup olduğu din gösteriliyor. | TED | وهو الدين الذي يقول أكثر من 50 في المائة من السكان أنهم ينتمون إليه. |
| Örneğin, bir risk sermayedarı beni hiçbir azınlık üyesi olmayan özel bir klüpte golfe davet etti. | TED | فمثلا، قام واحد من أصحاب المشاريع الرأسمالية بدعوتي إلى ناديه الخاص حيث لا وجود لأعضاء ينتمون لأقليات. |
| Onlar toprağa aittirler. | Open Subtitles | إنهم ينتمون إليها |
| Sheila Phipps'in dediği gibi hapsi hak eden insanlar var, ama herkesin aldığı sonuç aynı olunca suçlu ve masumu ayırt etmek zorlaşıyor. | TED | كما قالت شيلا فيبس، هناك أشخاص ينتمون إلى السجن، لكن من الصعب التفرقة بين المذنب والبريء عندما تكون نتائج الجميع متشابهة. |