| Söyleyin ona başkasının kafası için tövbe etsin. | Open Subtitles | أخبره بأن يندم على رأس شخص آخر |
| Sessiz hapsinde nihayet bir dost bulduğu için minnetinden mi yoksa tövbe ihtiyacı için miydi bilmiyorum ama Huston bize yardım etmek için oldukça istekliydi. | Open Subtitles | سواءاً اراد ان يندم أو يعبر عن امتنانه لأنه حصل على رفقة في سجنه الصامت أخيراً كان "هيوستون" على استعداد لمساعدتنا |
| Bazen bir çocuğun yüreğinde gaddarlık olur biliyorum ama sonra vicdan azabı çeker. | Open Subtitles | الفتى فى هذه السن قد يقسو قلبه . و لكنه يندم فيما بعد |
| Bir daha böyle kaçmaya çalışırsanız sizi temin ederim buna Pişman olursunuz. | Open Subtitles | محاولة للهروب من هذا القبيل مرة أخرى، وأنا أعدكم سوف يندم عليه. |
| Pişmanlığı yok. | Open Subtitles | لا يندم. |
| Çok kişi Rooster Cogburn'ü tanır ve bazıları da tanıdığına pişmandır. | Open Subtitles | معظم الناس هنا يعرفونه والبعض يندم على معرفته |
| Ayrıca bunun korkunç bir hata olduğunu, ve pişmanlık duyduğunu da söyledi. | Open Subtitles | و قد أخبرنى أيضاً أن ذلك كان غلطة شنيعة غلطة يندم عليها |
| Bir günahkâr tövbe ediyor. | Open Subtitles | هذا هنا آثم يندم. |
| Ağlayacaktır, inleyecektir, tövbe edecektir. | Open Subtitles | سوف يبكي وسوف يصرخ وسوف يندم |
| Onunla kalacaksınız... tövbe etmezseniz. | Open Subtitles | إسكن بدونه... مالم نعم يندم. |
| - Ne diye? Bakayım vicdan azabı nedenmiş. Belki bir çaresine bakabilirim. | Open Subtitles | أريد أن أعرف ما هي غلطته التي يندم عليها، وأحاول علاجه منها |
| Eğer babanı düğüne çağırmazsan hayatın boyunca vicdan azabı çekeceksin. | Open Subtitles | اذا لم يكن في حفل الزفاف الخاص بك، سوف يندم عليه لبقية حياتك. |
| - Reçeteye hiç vicdan azabı duymadan güçlü yatıştırıcılar yazabilen bir terapist bulduğum için şükürler olsun. | Open Subtitles | انا ممتنة أنني أخيراًوجدت المعالج.. الذي لا يندم على استخدام المسكنات القوية أنا ممتنة أنه يمكنني أن أجلس هنا واستمع لأنينكمأيهاالأغنياء.. |
| Pişman olacağı bir şeyler yapmadan önce onu bulsak iyi olur. | Open Subtitles | ولكن من الأفضل أن نجده قبل أن يفعل شيئاً يندم عليه |
| Tamam, biri sonradan Pişman olacağı bir şey söylemeden bilime dönelim. | Open Subtitles | حسنًا، لنعود للعلم قبل أن يقول أحدنا قولًا قد يندم عليه |
| Hayat satranç gibidir. Kaybedenin Pişman olacak bir şeyi yoktur. | Open Subtitles | الحياة كلعبة الشطرنج لا يوجد لدى الخاسر ما يندم عليه |
| Sanırım şu an o da pişmandır bunu için. | Open Subtitles | حسناً , أعتقد بأنه يندم على ذلك الآن , أيضاً |
| Ama, insanların hayatta pişmanlık duyduklarına daha genel bir biçimde bakınca, görüyoruz ki finansla ilgili kararlarımız listeye bile giremiyor. | TED | لكن تبين، عندما ننظر نظرة عامة إلى ما يندم عليه البشر فى الحياة، أتعلمون، قرارتنا الإقتصادية لا تؤخذ فى وجه الإعتبار. |