| camın içindeki bir ışık ışını yüzeyine dik açı ile çarptığında kırılır veya havaya geçiyormuş gibi bükülür. | TED | حين يضرب شعاع من الضوء داخل الزجاج سطحه في زاوية حادة، ينكسر أو ينحني عند خروحه إلى الهواء. |
| Küçük bir motordaki direksiyon kilidi oldukça kolay kırılır. | Open Subtitles | قفل عجلة التدوير على دراجة صغيرة ينكسر بشكل سهل |
| Yani ne kadar hızlı vurursanız vurun kırılmaz. | Open Subtitles | أعني ، يمكنك ضربه كما تشائين فهو لن ينكسر |
| Şeker kasesi, Zorlamaya başladın beni. Bu zavallı çay takımı yeterince kırıldı. | Open Subtitles | أترى هناك برميل السكر أنت قاسي برميل الشاي قد يمكن أن ينكسر |
| Pekala, cam kırılma sesi duyarsan korkma sakın. | Open Subtitles | حسنا ، لاكن عندما تسمعين صوت زجاج ينكسر لا تهلعي |
| kırılıyor ve kız... yere düşüyor. | Open Subtitles | ينكسر وتقع على الأرض |
| Arayamazsın. Elbette, yoksa anlaşma bozulur. Birine anlattığımızı nereden bilecek? | Open Subtitles | حسنا حتى لا ينكسر الاتفاق كيف سيعرف بذلك؟ |
| Granit duvarlarca çevrilmiş adacıklar bizi koruyor ve ayaklarımızın altındaki buzlar yaz gelene kadar kırılmıyor. | Open Subtitles | محمى بحوائط جرانيتية والثلج تحت اقدامنا لن ينكسر لن ينكسر قبل مجىء الصيف |
| Ama kim senden hiç kırılmayacak bir şey yapmanı istedi? | Open Subtitles | من يطلب منك أن تصلح لا ينكسر أبداً |
| Eğer birisi kapıyı içeriden delmeye çalışırsa cam kırılır ve alarm devreye girer. | Open Subtitles | أذا حاول أحدهم وضع المثقاب وحاول الحفر فالزجاج ينكسر |
| Romalı dostlarının bilmesi gerekirdi, soğuk demir bükülmez, kırılır. | Open Subtitles | كان على أصدقائك الرومانيين معرفة أن الحديد البارد ينكسر ولا ينحني. |
| Beni heykel diye dikmeyesin. Kaidesi kırılır bak. | Open Subtitles | لا تضعني الآن على منصّفة تمثال تعرف أنّه قد ينكسر |
| Arabanın ön camı kırılmaz maddeden yapılmış değilse tabii. | Open Subtitles | أو أنها اصطدمت بزجاج لم ينكسر لكن حسب علمي فإن |
| Asıldığınızda boynunuz kırılmaz mı? | Open Subtitles | أليس من المفترض ان ينكسر في حالات الشنق ؟ |
| 50 dolarlık ayakkabının topuğu 5 dolarlık gibi kırıldı. | Open Subtitles | حذاء بخمسين دولار ينكسر مثله مثل أي حـــذاء بخمس دولارات. |
| Ancak bana göre, herkesin bir kırılma noktası vardı. | Open Subtitles | أنا أؤمن أن لكل أنسان نقطة ينكسر عندها |
| Buz kırılıyor. | Open Subtitles | إنّ الثلج ينكسر |
| Telefon içine fazla nem çekerse bozulur. | Open Subtitles | إذا زادت الرطوبة بداخل الهاتف ، قد ينكسر |
| Alüminyuma hiç alışamayacağım. Ama onlar en azından kırılmıyor. | Open Subtitles | أتعلم، لم أستخدم معدن الألومونيم قبلًا، لكن انظر، إنّه لا ينكسر. |
| At istersen. Söz veriyorum kırılmayacak. | Open Subtitles | القِ به أعدك ألا ينكسر |
| Şansımız varmış, kırık değil ama birkaç gün çok acıyacağı kesin. | Open Subtitles | لحسن الحظ , إنه لم ينكسر , لكنه سيؤلم بالتأكيد لبضعة أيام |
| Elinde tamamen para dolu bir çantayla geliyorsun ve oradan kaldırırken birden bire kilidi Kırılıp açılıyor öyle mi? | Open Subtitles | يتصادف وجود حقيبة مليئة بالأموال معك و تمسك بها ثم ينكسر القفل بالصدفة |
| O hâlde kırıldığı anda ampul sıcaktı, öyle değil mi? | Open Subtitles | مما يعني أن المصباح كان ساخناً قبل أن ينكسر |
| Buraya taşındığımdan beri tek bir şey kırılmadı ya da boyamaya veya bir şeyleri silikonlamaya ya da cam süngerine, yenilemeye falan hiçbir gün ihtiyacım olmadı. | Open Subtitles | مر يوم واحد على انتقالي هنا لم ينكسر شيء أو يحتاج دهان أو سد تقلبات الطقس أو تشوه الطبقة |
| Ama ağacın dalı kırılınca beşik yere düşer ve burada yere düşmüş. | Open Subtitles | حسناً, عندما ينكسر غصن الشجرة يسقط المهد وهذا المهد قد سقط هنا |
| Düşüp de kırılmayan şey nedir? | Open Subtitles | ما الذي ينهار ولكن لا ينكسر ؟ |
| Evet ama dal kırılmasaydı başarmış olacaktım. | Open Subtitles | نعم، ولكن اذا لم ينكسر الغصن كنت سأفعلها |