| - Yatak o kadar titriyor ki artık bana ihtiyaç kalmadı. | Open Subtitles | أصبح السرير يهتز لدرجة لا تدعو لتواجدي به |
| Her şey zaten kendi doğal frekansında titriyor. | Open Subtitles | كل شيء يهتز بالفعل يهتز بتردده الخاص الطبيعي |
| Şimdiden bilseniz iyi olur; kamyon geçerken biraz sallanıyor. | Open Subtitles | والآن أحبُّ أن أخبركِ، بأنه عندما تمرّ الشاحنات فإن كل شيء يهتز. |
| Ofis için yeni bir yer bulmalıyız. Ne zaman bir kamyon geçse, ...tüm bina sallanıyor ! | Open Subtitles | يجب علينا ايجاد مكتب آخر عندما تمر شحنة كل المبنى يهتز |
| Her Dünya uzayda aynı yeri kaplıyor ancak hepsi farklı hızlarda titreşiyor. | Open Subtitles | تحتوي كل منها على الخاص بها كوكب الأرض. كل الأرض تحتل نفس الموقع في الفضاء لكن يهتز بسرعة مختلفة. |
| Dört ayak üzerinde, şu titreyen şeyle tozu havalandır. | Open Subtitles | تجلس على ساقيك وذراعيك وذلك الشيء يهتز مصدراً نشارة الخشب. |
| Sana göstereceğim, hadi sallanalım | Open Subtitles | "سأعمل على إظهاره سأجعله يهتز.. هيا" |
| O gecenin kalanında uyumadı ve sonraki sabah hala titriyordu. | Open Subtitles | فقط هو لم يكمل بقية ذلك الليله و في الصباح هو كن يهتز مريضاً |
| Her şey zaten kendi doğal frekansında titriyor. | Open Subtitles | كل شيء يهتز بالفعل يهتز بتردده الخاص الطبيعي |
| Bardak titriyor. Kahvemin titremesini istemiyorum! | Open Subtitles | و الكوب يهتز أنا لا أريد أن تهتز قهوتي |
| Yatak odamda bir bardak su var ve Jurassic Park gibi titriyor. | Open Subtitles | هناك كأس من الماء في غرفة نومي يهتز بقوة مثل (جراسك بارك) |
| Hayatım, şunu tutar mısın? Telefonum titriyor da. | Open Subtitles | عزيزتي هلا أمسكتِ هذا , هاتفي يهتز |
| "sallanıyor, çatırdıyor, ürperiyor aşağı doğru gelirken devriliyor" | Open Subtitles | فرع الشجرة بدأ يهتز وينشـق ويرتعـد وسقط على الأرض |
| Tren çok hızlı sallanıyor | Open Subtitles | بهذه السرعة، عندما يهتز القطار، سوف تنفتح |
| Herşey sallanıyor! Araba sallanıyor! | Open Subtitles | كل شىء يهتز حولنا السيارة تهتز |
| Bütün bu güç ses ve ısı olarak harcanıyor olsaydı, buranın tamamı titreşiyor olurdu. | Open Subtitles | لو أن كل هذه الطاقة ضاعت ,في صورة صوت وحرارة لأصبح المكان كله يهتز |
| Farkı farketmezdiniz bile çünkü, kristal çok fazla titreşiyor. | Open Subtitles | لن تلاحظ حتى الفرق لأن الكريستال يهتز كثيرا |
| Cebinde titreyen bir şey var, ve umarım ki O cep telefonundur. | Open Subtitles | هناك شئ يهتز بجيبك و أتمنى أن يكون هاتفك |
| Sana göstereceğim, hadi sallanalım | Open Subtitles | "سأعمل على إظهاره سأجعله يهتز.. هيا" |
| Yedi yıl kadar önce bir gün, patates ekiyordum. Mayıs'ın ilk haftasıydı. New England'da oldu bu, elma ağacı çiçeklenmişti ve titriyordu. Üzerimde beyaz bulutlar. | TED | وكان هناك يوم واحد قبل نحو سبع سنوات ، وكنت أزرع البطاطا. وكان الأسبوع الأول من أيار / مايو. كانت تلك نيو إنجلند، حيث شجر التفاح يهتز مع الأزهار وكانت هناك بعض الغيوم البيضاء فوق. |
| Sandalye ileri geri sallanmaya devam ediyor. | Open Subtitles | يظل الكرسي يهتز إلى الامام والخـلف |
| Titrek ayakları dengeyi sağlamaya çalışır, dört ayak üzerinde durana kadar titrer. | Open Subtitles | تلك الساقان المُرتجفتان اللتان تُحاولان تحقيق التوازن، يهتز حتى يجد نفسه على أربع. |
| "Güldüğü zaman jöle kasesi gibi sallanan sevimli göbeğiyle." | Open Subtitles | "ولك بطن صغير يهتز عند الضحك مثل طبق الجيلى " |
| Bağırmadıkları sürece camlar ses için gereken titreşimi sağlamaz. | Open Subtitles | ما لم يكونوا يصرخون الزجاج لن يهتز بما فيه الكفاية لكي نسمع الصوت |
| Göbek, jöle olmalı çünkü marmelat böyle sallanmaz. | Open Subtitles | لا بدّ أن البطن من هلام، لأن المربى لا يهتز هكذا |
| Senin için buradaki her koltugu titretirim. | Open Subtitles | لأجلك.. أستطيع جعل أي كرسي يهتز. |
| Ve başka bir şey daha bu odadaki yatak titremiyor ve bunun için de bir geri ödemeye ihtiyacım olacak. | Open Subtitles | والشيء الآخر أن ذلك السرير في هذه الغرفة لا يهتز لذا أحتاج لإعادة مبلغ على ذلك أيضاً |
| Peki aynı anda hem titreşmesi hemde titreşmemesi ne anlama geliyor? | TED | ولكن ماذا يعني أن يهتز الجسيم .. ولا يهتز في وقت واحد |
| İlk sıradaki ikincil ses, temel frekansta iki kez titreşir. | TED | يهتز الجزئي الأول بضعف وتيرة التردد الأساسي. |