| Ah, herkes kafasını sallıyor, ama sadece bir kaçınız bunu çok emin bir şekilde yapıyor, | TED | أوه، الجميع يهز رأسه ولكن القليل منكم يهز رأسه بحزم، |
| Kafasını sallıyor çünkü onu öldürmediğini bilmemizi istiyor. | Open Subtitles | إنّه يهز رأسه لأنّه يريدنا أنْ نعرف أنّه لم يفعل ذلك |
| Üç soru soracağız. "Evet" dersen kafanı aşağı yukarı "Hayır" dersen sağa sola salla. | Open Subtitles | نحن هنا لأسألك ثلاثة أسئلة. إيماءة ل "نعم"، يهز ل "لا". |
| Elinde bir şey yokken hep bacağını sallıyordu. - Belki çişi gelmişti. | Open Subtitles | لقد كان يهز رجله دائماً عندما لم يكن لديه شيئاً |
| Takla at, sallan ve at kendini... | Open Subtitles | Somersauk، يهز عليه "، boogey وتهتز |
| Bu da Pentagon'daki, yakındaki binaları sallayan, ışıldayan, gümüş rengi çok küçük bir parıltı. | Open Subtitles | وفي وزارة الدفاع الأمريكية وميض فضى لامع صغير جدا، يهز البنايات القريبة |
| Diyorumki, eğer onu istiyorsa, Saçlarını sallayacak, kollarını açacak | Open Subtitles | إذا كان معجباً بها , فسوف يهز شعره و يمدد ذراعيه , ويطقطق |
| Thracian köleleri arasında erken ölüme mahkum olan... biri Roma imparatorluğunu sallayabilir. | Open Subtitles | من بين هؤلاء العبيد الذين حُكِم عليهم بالموت المبكر كان هناك شخص واحد قادر علي ان يهز الامبراطورية الرومانية |
| Tamam. Kafasını "hayır" diye sallıyor. Radyoda bu genellikle görüşmenin bitimine işarettir. | Open Subtitles | إنه يهز رأسه بـ"لا" في الإذاعة، هذا عادة ما يشير إلى نهاية المقابلة |
| Şu FBI ajanı. Hâlâ ağaçları sallıyor. | Open Subtitles | ذلك العميل الفدرالي مازال يهز أشجاره |
| Bay Coulson dünyamı sallıyor. | Open Subtitles | السيد كولسن يهز عالمي |
| Hayır, kafa sallıyor. Kara göründü! | Open Subtitles | كلا،إنه يهز برأسه |
| Git de pipini salla. | Open Subtitles | يهز الخاص وي وي. |
| Git ve pipini salla. | Open Subtitles | انتقل يهز الخاص وي وي. |
| Ona kaderden bahsettim. Kafasını sallıyordu. | Open Subtitles | أخبرته عن القدر و هو يهز فى رأسه |
| Ona kaderden bahsettim. Kafasını sallıyordu. | Open Subtitles | أخبرته عن القدر و هو يهز فى رأسه |
| Takla at, sallan ve at kendini... | Open Subtitles | Somersauk، يهز عليه "، boogey وتهتز |
| Ve afedersiniz ama, şurada poposunu sallayan küçük noel baba gerçekten çok sevimli. | Open Subtitles | و أنا آسفة .. لكن سانتا الذي يهز مؤخرته هناك إنه فاتن |
| Hayal kırıklığıyla başını sallayacak. Zor geliyor. | Open Subtitles | يهز رأسه من خيبة أمل هذا , صعب |
| Diziyle herkes masayı sallayabilir. | Open Subtitles | يمكن لأي شخص أن يهز طاولة بركبتيه |
| O gece hastaneden eve döndüm, yaşlı Leo beni görmek için sabırsızlanıyordu kuyruğunu salladı, dili dışardaydı, ve hep yaptığı gibi sırt üstü yattı. | Open Subtitles | عدت ذلك اليوم من المستشفى فركض "ليو" العجوز لإستقبالي وهو يهز ذيله ويمد لسانه كما يفعل في العادة |
| Bu, dünyayı sarsacak bir keşif, ve bizi, evrendeki yerimizi hatta muhtemel kaderimizi radikal olarak yeniden değerlendirmemize zorlayan birşey. | Open Subtitles | إنه إكتشاف يهز الأرض وهو يجبرنا على مراجعة جذرية لمكاننا في الكون |
| Bir askerimiz ağaçtaki cevizleri silkeliyor, çünkü, görünüşe bakılırsa... | Open Subtitles | واحد من الجنود ياخذ يهز الشجرة من اجل الفستق |
| İsterse yüce Zeus Olimpos'u bile titretecek kadar öfkelensin. | Open Subtitles | دع زيزس العظيم يغضب حتى يهز الاوليمب |
| Ama biçare köpek, berbat bir kumarbazmış çünkü ne zaman eline iyi kağıt gelse, kuyruğunu sallıyormuş. | Open Subtitles | ، لكن الكلب المسكين كان مقامرا سيئا لأنه كلما حصل على فرصة جيدة ، كان يهز ذيله |