| Deneyin sonunda, konsantre olmakta zorlanıyordu, kısa süreli belleğiyle sorunlar yaşıyordu. paranoyak hale geldi, Halüsinasyon görmeye başladı. | TED | وفي نهاية التجربة كان يبذل جهداً ليحافظ على تركيزه. وواجه مشكلة مع الذاكرة قصيرة المدى. وأصيب بالهذيان. ثم بدأ يهلوس. |
| -Tabi ki. Bak, bunun Halüsinasyon yaratıcı etkileri var mı bulman gerekiyor. | Open Subtitles | تحققي من هذا إذا يستطيع أن يجعل شخصاً يهلوس أو لا |
| Halüsinasyon gördüğünü zannetmiş, kendine bir viski daha ısmarlamış, sonra cüceleri yeniden görmüş, kırmızı giysili, merdivenden iniyorlar, 2, 3, 5, 11! | Open Subtitles | اعتقد بأنه يهلوس ثم، صب لنفسه. كأس اخر من الويسكي. |
| Eğer sinir hücrelerini elektrikle uyarırsak oğlunu kandırıp sanrı görmesini sağlayabiliriz. | Open Subtitles | إن حفزنا هذه الخلايا العصبية بمجسات كهربية يمكننا جعل مخ ابنكما يهلوس |
| Garip bir sahilde uyanmış aç, deniz suyu içmek zorunda kalmış ve hayaller görüyor. | Open Subtitles | انجرفت إلى ساحل عجيب وبتأثير الجوع والعطش شرب ماء البحر وأخذ يهلوس |
| Ve siz de halisünasyon görüyor gibi davrandığını söylediniz? | Open Subtitles | و انت قلت انه كان يتصرف و كأنه يهلوس. |
| Hayır, yalnız olmadığına dair Halüsinasyon gören tek bir bağımlı olduğunu sanıyoruz. | Open Subtitles | نحن نتحدث عن مجموعة، صحيح ؟ كلا، نحن نظن انه مدمن واحد يهلوس |
| Ayılar tarafından saldırıya uğradığı bir Halüsinasyon görüyordu. | Open Subtitles | لقد كان يهلوس انه تتم مهاجمته من قبل دببة |
| Restorandaki tanıklar Halüsinasyon gördüğünü ve tiki olduğunu söyledi. | Open Subtitles | الشهود من المطعم قالوا انه كان يهلوس و يرتعش |
| Halüsinasyon görüyor. 5 mg Haldol-- | Open Subtitles | إنّه يهلوس , اعطه 5 ملليجرام من هالدول دواء يستخدم في علاج الانفصام الشخصي الاضطراب السلوكي ، الخرف |
| Başka kimse saldırıya uğradığımıza dair Halüsinasyon görmedi mi? ! | Open Subtitles | أهناك أحد يهلوس بأنّ شيئاً ما يهاجمنا ؟ |
| Belki bizim hula dansçısı hâlâ Halüsinasyon görüyordur. | Open Subtitles | ربما راقصنا العاري مازال يهلوس |
| O'nu bulduklarında hala Halüsinasyon görüyor olacak. | Open Subtitles | . سيظل يهلوس بالوقت الّذي يعثرون عليه |
| Halüsinasyon görürken Jed bir şeyler sayıklıyordu. Böceklerle ilgili çok şey söyledi ama başka şeyler de vardı. | Open Subtitles | كنت بجوار "جيد" عندما كان يهلوس العديد من الهراء كان عن الحشرات |
| Bakın, Halüsinasyon görüyor. | Open Subtitles | أتري؟ إنه يهلوس. |
| Yüksek nabız, düşük nabız ve Halüsinasyon görüyor. | Open Subtitles | ارتفاع ضربات القلب انخفاض ضربات القلب -و الآن يهلوس -يجب أن تعدني بألا تخبر (لولا ) |
| Sanırım Halüsinasyon görüyordu. | Open Subtitles | أعتقد أنه كان يهلوس |
| Sanırım Halüsinasyon görüyordu. | Open Subtitles | أعتقد أنه كان يهلوس |
| Eğer sinir hücrelerini elektrikle uyarırsak oğlunu kandırıp sanrı görmesini sağlayabiliriz. | Open Subtitles | إن حفزنا هذه الخلايا العصبية بمجسات كهربية يمكننا جعل مخ ابنكما يهلوس |
| Lex'in hiçbir sorunu yok. Ona ilaç verdin. Bu yüzden hayaller görüyor. | Open Subtitles | لا يوجد شيئاً خاطئاً في (ليكس)، لقد قمتي بتخديره، لذلك السبب هو يهلوس |
| Sakin ol, halisünasyon görüyor. | Open Subtitles | أسترخي إنه يهلوس |