| -İkisi de... -Bu adam için çalışıyor. | Open Subtitles | كلاهما يَعْملُ لهذا الرجلِ، المعروف بالقلنسوةِ |
| Ahmed'in amcası Jabalpur'da bir sigara fabrikasında çalışıyor. | Open Subtitles | يَعْملُ عمُّ أحمد ل بييدي تصنيع مصنعِ في جبالبور. |
| Artık babamız bile değil ve hala aynı şeyi yapıyor. | Open Subtitles | هو لَيسَ حتى أَبَّنا أكثر وهو ما زالَ يَعْملُ هذا. |
| Peki ama ön koltuklarında ne işi varmış? | Open Subtitles | لكن الذي كَانَ يَعْملُ في مقعدِهم الأماميِ؟ |
| Amy ile birlikte olmaya çalışmıyor musun? | Open Subtitles | ما كَانتْ أنت مُحَاوَلَة لجَعْله يَعْملُ مَع أيمي؟ |
| Ben çok zor, denedim ve daha önce işe gelemedi. | Open Subtitles | حاولتُ بجدٍ، وأنا لا أَستطيعُ أَنْ أَجْعلَه يَعْملُ قبل ذلك. |
| Beraber çalışan iki kişinin çıkması konusunda ne düşünüyorsunuz? | Open Subtitles | ماذا تعتقد حوالي شخصان مَنْ يَعْملُ يُؤرّخُ سوية؟ |
| Largo için çalıştığını biliyor muydun? | Open Subtitles | هَلْ عَرفتيَ بأنّه كَانَ يَعْملُ للارجو؟ |
| Şu öteki çocuk, o da hükümet için mi çalışıyor? | Open Subtitles | هل الرجلِ الآخرِ، يَعْملُ للحكومةِ أيضاً؟ |
| Şu öteki çocuk, o da hükümet için mi çalışıyor? | Open Subtitles | هل الرجلِ الآخرِ، يَعْملُ للحكومةِ أيضاً؟ |
| Roach bu dükkanda çalışıyor, her dediğimi yapar. | Open Subtitles | يَعْملُ رُوز في المخزنِ اذا كنت تريد أي شي سأخبره ليفعله |
| Her gece sabahlara kadar çalışıyor. | Open Subtitles | إنه يَعْملُ حتى الثالثة صباحاً كُلَّلَيلة. |
| Anlamıyorsun. Çünkü oturmaktan mutlusun. Ufak radyo programını yapıyor, kafana göre yaşıyorsun. | Open Subtitles | أنت سعيد فقط تَجْلسُ على علبتكِ، يَعْملُ معرضُكَ، معيشة في رأسكِ. |
| İşini yapıyor demeni bekliyordum. | Open Subtitles | إعتقدتُ بأنّك تُخبرُني هو فقط يَعْملُ شغلَه. |
| Robert sonunda gurur duyabileceğim şeyler yapıyor. | Open Subtitles | روبرت يَعْملُ مادةَ أخيراً أنا يُمكنُ أَنْ أكُونَ فخور ب. |
| Diğer polisler geriye çekilip onun çıkardığı işi izliyorlar. | Open Subtitles | الشرطة الآخرون، هم فقط إرجعْ للوراء وراقبْه يَعْملُ. |
| Josef Klim artık bizimle çalışmıyor. | Open Subtitles | جوزيف كليم لا يَعْملُ لحسابنا، بعد الان. |
| Vector-Scope'dan işe yaramayan başka bir şey daha. | Open Subtitles | شيء آخر مِنْ مشروع قيكتور الذي لا يَعْملُ. ولا يهم من ذلك. |
| Kitapçıda çalışan siyah saçlı bomba hatun. | Open Subtitles | تلك الفاتنةِ السوداء الشّعرِ ذلك يَعْملُ في المكتبةِ. |
| - Bana baskı yapamaz... - Nasıl çalıştığını göster. | Open Subtitles | أنت لا تَستطيعُى الضغط على ارينى كيف يَعْملُ الشيءِ هذا. |
| Bu iş başladığında, sadece askerler öldürüyordu. | Open Subtitles | عندما بَدأَه كَانَ فقط الجيش الذي يَعْملُ حالاتَ القتل. |
| -O bunun üzerinde çalışıyordu. -Babanın laboratuvarında mı? Hayır, kendi yerinde. | Open Subtitles | هو كَانَ يَعْملُ على مجال بيريليومِ في مختبرِ أبّيكَ؟ |
| Yapmam gerektiğini düşündüğün her şeyi yapmaya çalışıyorum ama işler öyle yürümüyor. | Open Subtitles | لَكنَّه فقط لا يَعْملُ. وأَنا آسفُ إذا هذا يُعيدُ تعريف |
| Televizyondaki şu korkunç, kel kadının milkshake diyetlerini deneyip duruyorum ama hiçbir işe yaramıyor. | Open Subtitles | ' حاولتُ حميةً بعد الحميةِ ' مِنْ مخفوقات حليبية ثلاث مراتَ في اليوم إلى تلك السيدةِ على التلفزيونِ. لا شيء يَعْملُ. |
| Peki madem orada ne yapıyordu? Gezmeye mi gelmişti? | Open Subtitles | لذا الذي كَانَ يَعْملُ هناك، رُؤية المَشاهدِ؟ |
| Burnum iyi çalışıyorsa, gerçeğin farklı olduğunu bilirim. | Open Subtitles | عندما أنفي يَعْملُ حَسناً، أَعْرفُ هناك حقيقة هناك في مكان ما. |