"يَفْتحُ" - Translation from Arabic to Turkish

• açın
• açıp
• açmak
• açılıyor

KACL'i açın lütfen.
فقط يَفْتحُ الراديو إلى كْي أي سي إل، رجاءً.

Sizi duyuyoruz, efendim. Hemen kapıyı açın.
نحن يُمْكِنُ أَنْ نَسْمعَك، سيد فقط يَفْتحُ البابَ.

Ateş açın, Bay Gerald.
تاجرت: يَفْتحُ النار , السّيد جيرالد.

Erkeklerin kapıyı açıp yol vermelerinden veya hesabı ödemelerinden nefret eder.
تَكْرهُها عندما يَفْتحُ الرجالَ الأبوابَ لها - - أَو يَلتقطُ السعرَ.

Kartım işe yaramıyor. Kapıyı açmak için başka bir şeye ihtiyaç var.
مفتاحي لا يَعْملُ، هو لا يَفْتحُ البابَ.

Ee, Eric, babanın egzos susturucu dükkanı yarın açılıyor.
لذا، إيريك، أَبّكَ يَفْتحُ دكانُ خمارِ غداً.

Siz de birer hediye açın. - Ne dersin?
- أنت إثنان gotta يَفْتحُ شيءاً أيضاً.

Pekala, siz makineyi açın.
حَسَناً، يَفْتحُ الماكنة.

-Radyoyu açın
- يَفْتحُ الراديو.

- Karın zarını açın.
- يَفْتحُ البريتونَ.

Şimdi onları açın.
الآن تمزّق ' em يَفْتحُ.

- Ateş açın!
- يَفْتحُ النار! - إتصال!

Ateş açın!
يَفْتحُ النار!

Ayrı ayrı gelir, merdivenleri çıkar ve kapıyı açıp...
نحن نَصِلُ مُنفصلاً، تسلّقْ الدرجاتَ، يَفْتحُ البابَ

Kafanı açıp içindekileri görmek isterdim.
لو ان في رأسك دق يَفْتحُ ويَرى من بالداخل.

Katil arka kapıyı açıp, arkasından sessizce yaklaşmış, onu üç kere bıçaklamış...
يَفْتحُ القاتلُ الباب الخلفي، خونة فوق وراءها،

Gerçekten boğazlarımızı açmak istiyorum ve şu boruları çalıştırmak.
يَفْتحُ حقاً wanna حناجرنا وعمل تلك الأنابيبِ.

Şimdimi açmak istersin yoksa sonra mı?
أنت wanna يَفْتحُ ' em الآن أَو تالي؟

Bu kapıyı açmak zorundayız.
نحن gott يَفْتحُ هذا البابِ.

Bu hafta Jermyn Street'te açılıyor.
يَفْتحُ هذا الإسبوعِ في شارعِ جيرمين.

Londra'da yeni bir Le Jardin des Cygnes açılıyor.
أي Jardin des Cygnes جديد يَفْتحُ في لندن.

Bir ıslıkla açılıyor. Bunu lütfen yapma.
يَفْتحُ مَع صافرة