| Keşke kalıp seni teselli edebilseydim ama minibüste bekliyorlar. | Open Subtitles | أَتمنّى بأنّني يُمْكِنُ أَنْ أَبْقى هنا ويَواسيك، لكن ناسَي يَنتظرونَ لي في الشاحنةِ. |
| Affedersiniz Sör Trevor. Sızı yemek salonunda bekliyorlar. | Open Subtitles | أعذرْني، السّير تريفور، هم يَنتظرونَ لَك في غرفةِ الطعام. |
| Beecher, Keller ve O'Reily benimle dalaşmak için kapıda bekliyorlar. | Open Subtitles | بيتشَر، كيلَر و أورايلي يَنتظرونَ على البوابَة لِيَعبثوا مَعَي |
| Yunusların avı, yüzeye yakın sulara sürmesini bekliyorlar. | Open Subtitles | هم يَنتظرونَ الدولفينَ لقيَاْدَة الفريسةِ أقربِ إلى السطحِ. |
| Kolombiyalı ithalat şirketlerinden teslimat bekliyorlar. | Open Subtitles | كلّهم يَبِيعونَ وهم يَنتظرونَ a شحنة مِنْ a كولومبية شركة إستيرادِ |
| Evet, olası bir cinayete kurban gitmemizi bekliyorlar. | Open Subtitles | هم لَمْ يَرْفُسوا البابَ أسفل. نعم، هم يَنتظرونَ لأَخْذنا إلى a ضحيّة قتلِ مُنْتَظَرةِ. |
| - Daha fazla adam mı bekliyorlar? | Open Subtitles | ـ هَلْ يَنتظرونَ رجالَ أكثرَ؟ |
| Birisini bekliyorlar. | Open Subtitles | هم يَنتظرونَ شخص ما. |
| - Beni bekliyorlar. | Open Subtitles | - انهم يَنتظرونَ. |