| Fakat nedense herkesin Sevdiği ve güvendiği biri. | Open Subtitles | ولكن لسببٍ مجهول؛ تجد الجميع يُحبه ويعتمدُ عليه. |
| Senden ya da benden çok daha fazla Sevdiği bir şey var bu evrende. | Open Subtitles | يوجد شيئاً بالكون يُحبه أكثر منى ومنكِ |
| Bunu bir sevdiğime söylediğimi, onun da Sevdiği birine söylediğini söyle. | Open Subtitles | أخبريهم أنني أخبرتُ شخصٌ أحبه وبدوره أخبر شخصاً يُحبه... ولكنتُ سأفعلها مجدداً |
| İyi işte. Yanında Sevdiği biri olacak. | Open Subtitles | هذا جيد، سيكون بجواره شخص يُحبه. |
| Sevdiği bir şeyi elinden alma fırsatını yakaladım. | Open Subtitles | لقد رأيت أنها فرصة لأخذ شئ يُحبه. |
| Polislerin Sevdiği bir söz vardır. | Open Subtitles | هناك إقتباس يُحبه الشرطة. |
| Sevdiği her şeyi yok ettim. | Open Subtitles | . لقد محوت كل شئ كان يُحبه |
| Evet, Ho Kow'dan da zencefilli bira, çıtır biftek ve Aram'ın Sevdiği şu iğrenç İtalyan lokantasından da tavuk. | Open Subtitles | أجل وبيرة الزنجبيل (ولحم البقر المُحمص من (هو كاو والفراخ من ذلك المطعم الإيطالي القذر الذي يُحبه |
| Mike çok Sevdiği birini kaybetti. | Open Subtitles | . مايك " , خسر شخص ما يُحبه" |