"يُخبرني" - Translation from Arabic to Turkish

• söylüyor
• söylediği
• söylemedi
• söylemiyor
• söyleyecek
• ses
• anlatmadı
• söylemeden
• söyleyen
• söylemez
• İçimden
• söyleyebilir
• ihtiyacım yok de

Ruhani rehberlerin bana hayatında sorunlar yaşadığın bir kadın olduğunu söylüyor.
مُرشدي الروحاني يُخبرني بأن هناك إمرأة في حياتك لديك مشاكل معها

Yani, bana olanlar hakkında konuşmamın bana yardımının olacağını söylediği gecelerde bana bu olanlardan bundan zevk aldığını mı söylüyorsunuz?
لذا،تلكَ الليالى،الذي كان يُخبرني بهِ... ههل عليّ أن أتحدث بشأن ما حدث، بما يساعدنى, أنتم تقولوا أنهُ كان..

- söylemedi.
لم يُخبرني , لقد صرخت طلباً للمساعدة و مِن ثم اتصلت برقم النجدة911

Kimse nerede olduğumu bile söylemiyor. Bu size normal geliyor mu?
لم يُخبرني أحدٌ أين أنا حتّى حسناً، أيبدو ذلكَ طبيعيّاً لكم

Vakfımı nasıl yöneteceğimi paramı nasıl harcayacağımı o mu söyleyecek?
يُخبرني كيف أدير مُؤسّستي، كيف أنفق أموالي؟

İçimden bir ses bana bizim hep bu kitabın yanında olacağımızı hep olduğumuzu ve olmaya da devam edeceğimizi söylüyor.
هنالك أمر يُخبرني بأننا سنكون قريبات من الكتاب دائماً لطالما كنّا، ولطالما سنفعل

Belki de hala ona aşık olduğu için anlatmadı.
ربما لم يُخبرني بأمرها، لأنه مازال يحبّها

Bana söylemeden yetkililere bir şey anlatacağına inanmam!
لاأستطيع التصديق أنه يتحدث مع السلطات دون أن يُخبرني

Bu taşı daha önce hiç günah işlemediğini söyleyen ilk kişiye vereceğim.
سأعطي حجري لاول شخص يُخبرني انه لم يخطأ أبداً

Ne olduğunu bana söylemez.
ولم يُخبرني بما يجري

Onun için destekleyici olmak isterim, büyükanne, gerçekten isterim ama kalbim bana bunun yanlış olduğunu söylüyor.
إنني أرغب بأن أكون مُساندة لها من كل قلبي، جدَّتي لكنَّ كل ما في قلبي يُخبرني بأنّه لأمر خاطيء

lçimden bir his bana bunun benim hastane idaresi hakkındaki sabah konuşmam olduğunu söylüyor.
..شيء يُخبرني هذا محاضرتى الصباحية عن إدارة مستشفى

Bu bana bir avukatın yapabileceğimi söylediği bir şey değil ama insanlığın, mantığın ve adaletin yapmam gerektiğini söylediği şey.
إنهُ ليس ما يُخبرني بهِ مُحامياً لأفعلهُ ،لكن... . الإنسانية، والمنطق، والعدالة تدفعني لفعل ذلك.

Bu, bir avukatın bana yapmak zorunda olduğumu söylediği bir şey değil insanlığın, mantığın ve adaletin yapmam gerektiğini söylediği bir şey.
إنهُ ليس ما يُخبرني بهِ مُحامياً لأفعله... . لكنهاالإنسانية،والمنطق، والعدالة تدفعني لفعل ذلك.

Kimse bana çıktığını söylemedi.
مرحباً. لمْ يُخبرني أحد أنّك خرجت مع العمليّة.

Kimse bana doğum günü partisi olduğunu falan söylemedi.
لم يُخبرني احد بأن هُناك حفلة عيد ميلاد.

Niye kimse aletin kırıldığını söylemiyor?
لَمَ لَم يُخبرني أحدكم أنَ السيد مُحطَّم؟

O konteynırda her ne varsa bana söylemiyor.
أيا ما كان في تلك الحاوية ، فلن يُخبرني به

Bi kişi bana Milena'nın nerede olduğunu söyleyecek ve onu bulucam.
هذا الشخص سوف يُخبرني أين ( مالينا ) ولسوف أُطيح بها

İçimden bir ses ısırılmayı hak ettiğini söylüyor.
شيءٌ ما يُخبرني أنكَ كُنتَ تستحِق العضَة

Bir ailemizin olacağını hiç anlatmadı.
لم يُخبرني أنهُ ستكون لدينا عائلة

Sanırım, bana söylemeden söyleme şekli buydu.
أعتقد أنّها كانت طريقته لإخباري... من دون أن يُخبرني.

Beynimin içinde kafamı uçurmamı söyleyen bir şey var.
هنالك شيءٌ برأسي يُخبرني بأن أفجِّر رأسي

Jai bana kahvaltıda ne yediğini bile söylemez.
(جاي) لن يُخبرني ما كان لديه للإفطار.

Onunla aramızda bir bağ oluştuğunu düşünüyorum belki bana kendisinin ve diğer çocukların nerede tutulduğunu söyleyebilir.
أشعر بأنني أتواصل معه على مستوى مُعين وقد يُخبرني بمكان إختطافه

♪ Elmas yüzüklere ihtiyacım yok de ♪
♪ يُخبرني الجميع ♪