| O'nun her şeyden çok istediği tek şey annemi geri getirip O'nu durdurmak. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يُريده اكثر من اي شيئ آخر هو إحضار والدتي لإيقافها |
| Jung'un ne hayali var ne de istediği şeyi yapmasına izin. | Open Subtitles | ،جونغ لا يملكُ أيّ أحلام .ولا يستطع فعلُ أيّ شيء يُريده |
| Hayır. onun istediği de bu. | Open Subtitles | . لا. هذا ما يُريده هل لا يمكنك ان ترى هذا ؟ |
| Tanrı'nın makul oranda istediği kadarını yapmadın mı zaten? | Open Subtitles | ألم تفعل كل ما يُريده الله منا فى حدود العقل |
| Daha iyi aletler, daha büyük bir pay, ne isterse teklif etmeye başladım. | Open Subtitles | الآن إعتقدت أنّه تلقى عرضاً أفضل. لذا بدأتُ بتقديم مُعدّات أفضل، مكانة أكبر في العمل، أياً كان ما يُريده. |
| Çünkü insanların ne seyretmek istediklerini gerçekten biliyordu. | Open Subtitles | لمسة ٌ سحرية لأنه بالفعل كان يعلم . ما الذى يُريده الجمهور ليشاهده |
| Her zaman istediği şeyi alıyor işte. Yakınımda oluyor. | Open Subtitles | إنه يحصل على كل شئ يُريده طالما أنهُ بالقُرب مني. |
| O, istediği her şeye sahip zengin bir sporcu. | Open Subtitles | لمجرد أنه ثري، و بِطابع رياضي الذي يحصل دائماً على ما يُريده. |
| Leban'ın istediği tek şey, elinden geldiğince beni yok saymak. | Open Subtitles | الأمر الوحيد الذي يُريده لَبَان هو أن يتبرّأ منّي أيّما يقدر على ذلك |
| Ta ki sen patrona istediği şeyi verene kadar. | Open Subtitles | سأقول لك بأن تُعطي الرئيِس ما يُريده? . ? |
| Önemli olan, ikimizde de diğerinin istediği şey var. | Open Subtitles | ـ الأسماء ليست مُهمة الآن ما يهم هو أن كلانا يملك ما يُريده الطرف الآخر |
| Onu alıp istediği yere götürüyor. | Open Subtitles | يصطحبه إلى أى مكان يُريده أو يحتاج الذهاب إليه |
| Onun tek istediği tekrar başarı elde etmek. | Open Subtitles | . ما يُريده هو تكرار هذا الإنجاز |
| Belki hepimizin istediği budur. Sadece anlamak. | Open Subtitles | ربما هذا ما يُريده الجميع أن يفهم فحسب |
| Bu adamın istediği de bu zaten: | Open Subtitles | تذكرة. هذا ما يُريده ذلك الرجل بالضبط. |
| İstediği öldürmek olsa seni de öldürür. | Open Subtitles | سيقتلك كذلك لو كان هذا ما يُريده. |
| Şimdi ise tek istediği ailesine kavuşmak. | Open Subtitles | جلّ ما يُريده الآن هُو استعادة عائلته. |
| Herkesin istediği bir hayat gibi. | Open Subtitles | النمط المعيشي الذي يُريده الجميع |
| Ama şimdi, William'ın tek istediği benim, o yüzden... | Open Subtitles | . ولكن الأن . أعني جُلّ ما يُريده " ويليام " هو أنا |
| İkimizin de istediği bu. | Open Subtitles | هذا ما يُريده كلانا افعلها وحسب |
| Canı ne zaman ne isterse onu yapıyor. | Open Subtitles | إنه يفعل أى كان ما يُريده وفي أى وقت يُريده |
| Çünkü insanların ne seyretmek istediklerini gerçekten biliyordu. | Open Subtitles | لأنه بالفعل كان يعلم . ما الذى يُريده الجمهور ليشاهده |