| Bir çeşit marka sadece seçtiği partnerini besliyor, diğeri ikisini de. | TED | أحدى المقتنيات يُطعم بعا فقط الشريك الذي يختاره، والآخر يطعمهما كليهما. |
| Büyüyen aileyi, hem anne hem baba durmaksızın besliyor. | Open Subtitles | يُطعم كلا الأبوين عائلتهم المتنامية بإستمرار |
| Dernek aç çocukları besliyor. | Open Subtitles | أتعلمين، العمل الخيري يُطعم الأطفال الجِياع |
| Kuşları besleyecek başka birini bulmak zorundayım. | Open Subtitles | علي إيجاد شخص آخر يُطعم الطيور |
| Görünüşe göre, balıklarını besleyecek gücü bile yokmuş. | Open Subtitles | يبدو أنهُ لم يقدر أن يُطعم السمك خاصتهُ |
| Çıkıp güvercinleri besleyecek. | Open Subtitles | يمكنة ان يخرج و يُطعم الطيور |
| Tek bir balina bütün köyü aylarca doyuruyor. | Open Subtitles | صيد ٌ واحد يمكن أن يُطعم القرية لشهور... |
| Yan tarafta, kediyi besliyor. | Open Subtitles | في الغرفة المجاورة يُطعم القطة. |
| İhtiyacımız var Çünkü karnı guruldayan şehirlerimizi doğal hayat doyuruyor. | Open Subtitles | خلف جُدران المدينة... لانَّ العالم الطبيعي يُطعم مُدننا الجائعة ... . |