"يُفسّر" - Translation from Arabic to Turkish

    • açıklıyor
        
    • açıklar
        
    • açıklamıyor
        
    • açıklayabilir
        
    Bu da neden cesedin üstünde ısırma izleri olmadığını açıklıyor. Open Subtitles وهو ما يُفسّر سبب عدم وجود علامات عضّ على الجثة.
    Bu da halatları ve tırmanma aletlerini açıklıyor. Open Subtitles الأمر الذي يُفسّر الحبال ومُعدّات التسلق.
    Bu, dondurulmuş insanları açıklıyor. Open Subtitles ذلك يُفسّر الغرفة التي تغصّ بالمصاصات البشريّة
    Bu kesinlikle, bizim zamanımızda cadıların Cadılar bayramında aptal görünümlü olduklarını açıklar. Open Subtitles حسناً، هذا يُفسّر سبب ظهورِنا في عصرنا كسخيفات في "عيد جميع القدّيسين"
    Böyle şeylerle uğraşan bir şey, şehrin son zamanlarda neden böyle alt üst olduğunu açıklar. Open Subtitles هروب ذلك المخلوق في ذلك الموقف يُفسّر لنا سبب الفوضى التي تحدث مؤخراً
    Ama bunların hiçbiri neden Ulusal Güvenlik için "ilgili" olduğunu açıklamıyor. Open Subtitles لا شيء من ذلك يُفسّر سبب كونه ذي صلة للأمن القومي.
    Bu alkole başlamasını açıklayabilir ama cinayeti açıklamıyor. Open Subtitles ذلك قد يُفسر شُربه الخمر، لكنّه لا يُفسّر مقتله.
    Bu bir aydır neden işemediğimi açıklıyor. Open Subtitles ذلك يُفسّر سبب عدم تبوّلي خلال شهر كامل.
    Pekala bu onun zorlu kaçışını açıklıyor. Open Subtitles حسناً، ذلك مِن شأنه أن يُفسّر هروبه الشديد.
    Bu geçişi açıklıyor ama hâlâ onu kimin öldürdüğünü bilmiyoruz. Open Subtitles حسناً، ذلك يُفسّر المرحلة الإنتقاليّة، لكننا لا زلنا لا نعرف مَن الذي قتلها.
    Satışlardaki başarını da açıklıyor ve sapıkça seks hayatını. Open Subtitles هذا يُفسّر نجاحك في المبيعات وحياتُكِ الجنسيّة المُلتوية.
    Bu, neden o kadar kolay bağlantıya geçildiğini açıklıyor sanırım. Open Subtitles أعتقد أنّ هذا يُفسّر سبب سهولة الإتّصال.
    Ki bu da ayak hastalıklarıyla alakalı ekipman zenginliğini açıklıyor. Open Subtitles وهو ما يُفسّر وفرة مُعدّات علاج الأقدام.
    Bize kim olduğunu söylemeye bu kadar utanmasının nedenini açıklıyor. Open Subtitles ذلك يُفسّر سبب إحراجها الشديد من إخبارنا بمَن يكون.
    Tıkanıklık ağrıyı açıklar. Eski röntgenleri çekerken hata yaptıklarını mı düşünüyorsun? Open Subtitles قد يُفسّر الإنسداد الألم أتظنّهم أخفقوا بالأشعة السابقة؟
    Neden işkence gördüğünü de açıklar bu. Bu sayede ortağını ele verecekti. Open Subtitles هذا يُفسّر سبب تعرّضه للتعذيب، حتى يُفصح عن شريكه.
    Muhtemelen onun maruz kaldıklarıyla oğlunun da uğraşmasın diye bunu istemiş ki bu durumu açıklar. Open Subtitles ربّما لأنّه لمْ يُرده أن يتعرّض للمُضايقة كما حدث له، ممّا يُفسّر هذا.
    Bu cinayet mahallinde neden kovan olmadığını açıklar. Open Subtitles ما يُفسّر سبب عدم وجود أغلفة في مسرح الجريمة.
    Bunların hiçbiri olay yeri hakkında bu kadar bilgiyi nasıl bildiğini açıklamıyor. Open Subtitles أتعلم، لا شيء من ذلك يُفسّر كيف عرفت الكثير حول مسرح الجريمة.
    Evet, ama bu hala senin psişik güçlerini açıklamıyor. Open Subtitles أجل .. ولكن ذلك ما يزال لا يُفسّر قدرتك الباراسايكولوجية
    Bu, paranın nereden geldiğini hâlâ açıklamıyor. Open Subtitles أنسحب. ذلك ما يزال لا يُفسّر من أين جاءت الأموال.
    Neden böyle bir şey yapmış olduğunuzu açıklayabilir. Open Subtitles حسناً، قد يُفسّر لما فعلتِ شيئاً لن تفعليه بطريقة أخرى.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more