| Peki, bunu Taş Devri'nde çözmem gerecekse her şeye rağmen eğlenceli olabilir sanırım. | Open Subtitles | حسنًا , إذا كان لا بد أن أحل القضية في العصر الحجري أفترض أنها ستكون مثيرة للإهتمام بعد كل شيء. |
| Meşgul olmak nedir bilmek mi istiyorsun? Sanki çözmem gereken seri cinayetler varmış gibi. | Open Subtitles | مفترض أني أحل قضية قاتل متسلسل |
| çözmem gereken bir problem var. Düşündüğünün zıttına sen benim düşündüğüm gibi değilsin. | Open Subtitles | مشكله واحده عليّ أن أحلها ولتعرف أننّي الوحيد الذي سيحلها لك |
| Sanırım bunlardan birini kendi başıma çözmem gerekiyor. | Open Subtitles | أعتقد أن هذه من الأمور التي يجب أن أحلها بنفسي |
| çözmem yıllarımı aldı ve nihayet, yayının içinde bulunan matematiksel bir anahtar buldum. | Open Subtitles | إستغرقني حلها سنوات وإكتشفت أخيراً مفتاحاً رياضياً مركب في الإرسال |
| Sanırım kendi kendime çözmem senin için daha kolaydı. | Open Subtitles | أخمن أنه كان من الأسهل أن تدعيني أكتشفه بنفسي |
| çözmem gereken bazı şeyler var sadece. | Open Subtitles | إنّما لديّ بعض الأمور التي أحتاج لفهمها. |
| Tek bildiğim bu davayı çözmem gerek. | Open Subtitles | أنا فقط أعرف بأنّني أحتاج لحلّ هذا. وأنا أقدّر مساعدتك. |
| - İzin alman gerekiyor. - Hayır, davayı çözmem gerek. | Open Subtitles | يجب أن تأخذي إجازة - لا، يجب أن أحل القضية - |
| Sorunlarının, ikisini birden çözmem. | Open Subtitles | لن أحل كلتا المُشكلتين |
| Olayı nasıl çözmem gerektiğini biliyorum. | Open Subtitles | أعرف كيف أحل الجرائم |
| Problemlerimi kendi başıma çözmem gerek. | Open Subtitles | علي أن أحل مشاكلي بنفسي. |
| Elimde bir defter var. Şifreli yazılmış ve benim vahim bir şekilde bunu çözmem gerekiyor. | Open Subtitles | انه مكتوب بشفرة معينه احتاج بشدة ان أحلها |
| çözmem gereken bir cinayet var. | Open Subtitles | لدي جريمة أحلها |
| Ben bir dedektifim Dr. Parks. çözmem gereken bir dava var. | Open Subtitles | أنا محققة أيها الدكتور (باركس) لدي قضية لكي أحلها |
| Anlıyorsun ya, kariyerleri değiştiririm, çünkü ben... çözmem gereken bazı sorunlar vardı. | Open Subtitles | أقوم بتغيير مهنتي لأنه لدي مشاكل أريد حلها |
| Her 30 saniyede bir çözülmesi gereken bir kriz patlak veriyor ve benim de çözmem gerekiyor. | Open Subtitles | كل 30 ثانية هنا مصيبة يجب التعامل معها ويجب علي حلها |
| çözmem gereken kendi sorunlarım var. | Open Subtitles | لديّ مشاكلي الخاصة التي علي حلها |
| Hayır, bu kendi başıma çözmem gereken bir şey. | Open Subtitles | لا,لا,هذا شئ يجب أن أكتشفه بمفردى |
| çözmem biraz zaman alacak. | Open Subtitles | سنحتاج إلى وقت لفهمها |
| Cevabı alabilmek için bunu çözmem mi gerekiyor? | Open Subtitles | هل أنا بحاجة لحلّ هذا للحصول على اجابة؟ |
| Bu olayı hepten çözmem bir ay, en fazla iki ayımı alır. | Open Subtitles | يفصلني شهر، أو اثنان بحدّ أقصى على كشف الأمور برمّتها |
| Kritik etme gücümü kullanarak cinayeti çözmem gerek. | Open Subtitles | يجب أن أستخدم قدراتي في التفكير الإنتقادي لحل هذه الجريمة |
| Hususi bir gizemi çözmem çok önemliydi. | Open Subtitles | كان امرا هاما جدا ان احل لغزا معينا |