| Nasıl cüret edersin? "Friends" dizisini... ilk defa Netflix'den seyreden... kadınlarla çıkamazsın gerçekçi ol. | Open Subtitles | كيف تجرؤين؟ أنت.. لا يمكنك مواعدة نساء.. |
| - Her şeyden önce, gece buradan çıkamazsın. | Open Subtitles | أولا, أنت لا يمكنك الخروج من هنا فى الليل |
| Ama sana garanti ederim, o adama saldırırsan... o yerden sağ çıkamazsın. | Open Subtitles | وأؤكد لك إن هاجمت ذلك الرجل لن تخرجي من تلك الحانة حية |
| Ya her senti verirsin ya da buradan çıkamazsın. Taşımaları gerekir. | Open Subtitles | كل سنت تدين به لنا وإلا لن تخرج من هنا على قدميك سنضطر إلى حملك |
| Modellik fikrinden vazgeçip eski haline dönene kadar... bu odadan çıkamazsın. | Open Subtitles | انتِ لن تغادري الغرفة حتى توافقين عن التوقف في عرض الأزياء مرة واحدة وللأبد |
| Bana hemen cevap ver, yoksa Tanrı adına, bu hücreden asla çıkamazsın. | Open Subtitles | اجبنى الان ، والا فانك لن تغادر هذة الحجرة ما حييت |
| Zaten şehirdende çıkamazsın. | Open Subtitles | لايمكنكِ الخروج من المدينة بأي حال |
| Bazı ırkçı kadınları deli gibi sikebilirsin tabii, ama onlarla çıkamazsın ! | Open Subtitles | يمكنك أن تضاجع بعض العاهرات العنصريات, لكن لا يمكنك مواعدتهن! |
| Bak, hiçbir arkadaşımla çıkamazsın. | Open Subtitles | . انظر ، لا يمكنك أن تواعد إحدى صديقاتي |
| Nasıl cüret edersin? "Friends" dizisini... ilk defa Netflix'den seyreden... kadınlarla çıkamazsın gerçekçi ol. | Open Subtitles | كيف تجرؤين؟ أنت.. لا يمكنك مواعدة نساء.. |
| Tabii, ama kızım Nick'ten ayrılana kadar onunla çıkamazsın. | Open Subtitles | بالطبع ولكن لا يمكنك مواعدة نيك حتى تنتهى ابنتى منه |
| Buradan öylece yürüyüp çıkamazsın.. İmzalanması gereken kağıtlar var burada. | Open Subtitles | لا يمكنك الخروج من هنا هكذا يجب توقيع أوراق |
| Bize bilgi vermediğin sürece buradan çıkamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك الخروج من هنا مالم تعطنا معلومات |
| Kullanmayı öğretmezsem buradan asla çıkamazsın. | Open Subtitles | إذا لم أعلمك كيف تقودين لن تخرجي من هذه البلدة |
| O kadar bile gidemezsin, bu binadan çıkamazsın. | Open Subtitles | لن تصلي لذلك الحد. لن تخرجي من المبنى حتى |
| Son kuruşu ödeyene kadar, bu işin içinden çıkamazsın. | Open Subtitles | و أنت لن تخرج من هذا إلا و قد دفعت آخر بنس عليك |
| Ya bu akşam ezberle ya da bir daha evden çıkamazsın. | Open Subtitles | أستظهره اليوم وإلا لن تخرج من البيت أبداً |
| O berbat Meksika erkek ayakkabılarıyla evden çıkamazsın. | Open Subtitles | لن تغادري المنزل في أحذية الرجل المكسيكي المرعبة هذه. |
| Ya bize tuzağın yerini söylersin, ya da bu odadan asla çıkamazsın. Asla derken ciddiyim. | Open Subtitles | أو أنك لن تغادر هذه الغرفة أبدا وأنا أعني أبدا |
| - Rapor verilene dek evden çıkamazsın. | Open Subtitles | لايمكنكِ ترك المنزل قبل رفع التقرير |
| Sutton Mercer gibi kızların arabalarını park edebilirsin ama onlarla çıkamazsın. | Open Subtitles | (فالفتيات مثل (سوتن ميرسر ما لك إِلا أن توقف سياراتهن فى باحة الوقوف ولكن لا يمكنك مواعدتهن |
| Irkçı kadınlarla çıkamazsın, dostum! | Open Subtitles | لا يمكنك أن تواعد عاهرة عنصرية يا صاح! |
| Şimdi, bir anda böyle ortaya çıkamazsın, herkesi bir anda rahatsız ederek böyle fantastik nedenler ortaya sürerek. | Open Subtitles | لا يمكنك الظهور هكذا تزعج الجميع بشكل مروع بظهورك الغريب هذا |
| Neyse ne onunla kesinlikle çıkamazsın. | Open Subtitles | حسناً , لا يمكنك مواعدتها على الإطلاق |
| Hayır, işte işin güzel yanı da burada. çıkamazsın. | Open Subtitles | كلاّ، أترى، هذا جمال ما بالأمر، لا يمكنكَ ذلك. |
| Üzgünüm sana dün uğrayıp yemek getiremedim, ve bunun bir daha olmaması için elimden geleni yapacağım ama sen dışarı çıkamazsın. | Open Subtitles | أنا آسف لأنني لم آتي البارحة، ولم أحضر لك الطعام سأحاول ألا يتكرر ذلك مرة أخرى .. ولكن لا يمكنك الخروج |
| Yürüyüşe çıkamazsın. Sokağa çıkma yasağı var. Vurulursun. | Open Subtitles | أنك لا تستطيع أن تتمشي الآن لقد حان ميعاد حظر التجول، سوف يقتلونك |