| Arabanın altına biraz çakıl ve çalı çırpı koyarsan böyle çekiş gücünü arttırır. | Open Subtitles | ضع شيء أسفل السيارة كهذه مع قليل من الحصى والعصي مما يمنحها الاحتكاك |
| Arabanın altına biraz çakıl ve çalı çırpı koyarsan böyle çekiş gücünü arttırır. | Open Subtitles | ضع شيء أسفل السيارة كهذه مع قليل من الحصى والعصي مما يمنحها الاحتكاك |
| Böylece, bazen çakıl gibi duyuluyordu ve bazen de kahve ve krema gibi. | Open Subtitles | لذلك يبدو صوتي بعض المرات وكأنه الحصى. وبعض المرات يكون مثل القهوة والكريما. |
| Küllerin içinde yanmış odun parçaları, toz ve çakıl çıktı. | Open Subtitles | الوعاء إحتوى على قطع خشبية محروقة صلب, غبار و حصى |
| çakıl taşlarını bir gölete attığınızı düşünün: Dalgalanma yayılıp üst üste bindikçe bir örüntü oluşur. | TED | تخيل إسقاط حصى داخل بركة: حيث أن مع انتشار التموجات وتداخلها، تتشكل أنماط. |
| Eğer o çakıl taşı bensem dalga, yenilik ve gelişimin ta kendisidir. | Open Subtitles | ،وإذا كنت أنا تلك الحصاة إذاً فالتقدم والإبتكار هما ما يشكل .تلك الموجة |
| Sıvı yakıtlar, plastik ve hatta sentetik çakıl olabilir. | TED | قد يكون ذلك الوقود السائل أو البلاستيك، أو حتى الحصى الاصطناعي. |
| Ve bu çakıl taşları ve bitki çökeltileri arasında ve buzla kaplı ve buzla kaplı olmayan sular arasında yaklaşık 35 değişim bulduk. | TED | ورأينا حوالي 35 من التناوبات بين المياه المفتوحة و المياه المغطاة بالجليد، بين الحصى وتلك الرواسب النباتية. |
| Bizi gökyüzüne postalayabilecek her çakıl taşını, her çukuru görüyorum | Open Subtitles | لكننى أرى كل الحصى وكل الحفر التى قد تتسبب فى قتلنا |
| çakıl yoldaki adımlarına kulak verdin... ama pencerenin gerisinden hiçbir şey duyamadın... ve muhtemelen yol çakıl da değildi zaten. | Open Subtitles | ...استمعت إلى خطواته على الحصى ولكن لم تستطيعي السماع ...عبر النافذة ،ومن المحتمل عدم وجود أي حصى على أي حال |
| Şu deliklere baksana, ha? Şu çakıl yığınlarına, kum yığınlarına, hurda yığınlarına. | Open Subtitles | أنظر إلى تلك الثقوب ولديك كومة الحصى وأكوام الرمل وأكوام الخردة |
| çakıl taşı gayet standart ama neyle kaplanmış olduğuna bak. | Open Subtitles | حسناً الحصى كان ذو مواصفات قياسية لكن ألق نظرة على غلافه |
| Pekala. İki sivri, iki düz, bir paket de çakıl. | Open Subtitles | حسنا, حجران مستدقان وحجران مفلطحان ورزمة حصى |
| Biliyorsun Fred, çakıl beyinli olan herkes... aşağıda kayaları kürekler, fakat burada, yukarıda.. | Open Subtitles | كما تعلم ، فريد ، أي حصى في الدماغ يمكن ان تجرف الصخور للأسفل في مقلع الحجارة ولكن فوق هنا |
| En ufak bir çakıl bile bir heyelan başlatabilir. | Open Subtitles | حتّى الحصاة الصغيرة يمكنها أن تحدث انزلاقا أرضيا |
| Senin sayende çimlerde çakıl ayıklayarak vakit geçiriyorum. | Open Subtitles | شكراً لك, أقضي وقتي وأنا أقطف الحصوة من العشب |
| İyi bir vaat tıpkı bir sapana tutturulmuş bir çakıl taşı gibi sizi hikayenin başından sonuna kadar sürükler. | TED | وعد مصرح عنه جيدا هو مثل حصاة يجري سحبها من مقلاع ويدفع بك تقدما في القصة إلى النهاية. |
| Bir torba amonyum nitrat gübre ve bir galon soba yağı alın ve üzerine birkaç torba çakıl taşı koyun... | Open Subtitles | خذ كيس من مخصب نترات الأمونيوم غالون واحد من زيت الطبخ وضع بعض الحصي عليهم |
| çakıl yüzünden tekerlek izi almak imkansız. | Open Subtitles | الحصوات تُصعِّب أمر الحصول على أيّ أثر لإطارات السيارة |
| Heywood, o şey sabuntaşı değil! Ve çakıl bile değil. | Open Subtitles | هذا ليس مرمر و لاحتى حجر صابونى يا هيوود |
| Ayakkabımda çakıl taşı var. | Open Subtitles | - ! هناك صخرة في حذائي - |
| Bir erkek bir dişiden hoşlanınca ona vermek için tüm kumsalda kusursuz bir çakıl taşı arar. | Open Subtitles | لا ، مثل عندما الذكر يرغب في الأنثى فأنه يبحث في الشاطى للعثور على الحجر المناسب |
| Dur, çakıl, Fred ve Wilma'nın çocuğu değil mi? | Open Subtitles | لحظة أليست بيبلز صغير فريد و ويلما |
| Bu ölçekte bizim Dünya'mız bir çakıl taşından daha büyük olamaz. | Open Subtitles | فى وضع كهذا فإن حجم كوكب الأرض _BAR_ لا يتجاوز حجم حصوة صغيرة |