| Üniversiteli hesaplarıyla çalışmayı sever çünkü kız öğrencilere ulaşabiliyor. | Open Subtitles | إنه يحب العمل بتلك الحسابات الجماعية لأن هذا يعطيه وصولاً إلى إلى الطلبة |
| çalışmayı sever o. Hem içeride yaşamaktan daha iyidir. | Open Subtitles | إنه يحب العمل, بالإضافة لأنه أفضل من مكوثه بالمنزل |
| Kendi yerinde çalışmayı sever. | Open Subtitles | لقد كان يحب العمل خارج مبنى الشركه. |
| Timo bildiği insanlarla çalışmayı sever. Özellikle de büyük işlerde. | Open Subtitles | الشيء المهم، أن (تيمو) يحب العمل مع نفس الأشخاص الذين يعرفهم، خصوصا أثناء الأعمال الكبيرة |
| Evde çalışmayı sever. | Open Subtitles | هو يحب العمل المنزلي |
| Evde çalışmayı sever. | Open Subtitles | إنه يحب العمل بأرجاء المنزل |
| Evet. Akşamları çalışmayı sever. | Open Subtitles | نعم, هو يحب العمل في الليل |
| Ben geleyim. San yalnız çalışmayı sever. | Open Subtitles | ما رأيكِ أن أذهب برفقتكِ، (سان) يحب العمل بمفرده |
| - Hayır, Josh yalnız çalışmayı sever. | Open Subtitles | -كلا، إنه يحب العمل بمفرده |