| Bırak trip yapmayı. O çantaların birinden 300,000 dolar almalıyım. | Open Subtitles | أوقف هذه التمثيليلة أحتاج 300 ألف دولار من إحدى الحقائب |
| Bu çantaların sana özgürlüğünden çok daha fazlasını satın alacağını söyleyebilirim. | Open Subtitles | افضل القول بان هذه الحقائب سوف تشتري لك اكثر من الحرية |
| Bazı kültürlerde çantaların taşınmasını istemek saygı ifadesidir. | Open Subtitles | في بعض الثقافات يطلب منك لكي تحمل الحقائب أظهار الإحترام |
| Aslında, seni çantaların incelenirken görmüştüm. | Open Subtitles | رأيتك في المطار عندما كانت حقائبك تُفتّش |
| Ve çantaların neden misafir odasında dağınık halde duruyor? | Open Subtitles | ولما حقائبك مبعثرة في جميع أنحاء غرفة الضيوف؟ |
| Tamam beyler, çantaların benim paramla dolu olduğundan emin olalım, o zaman ödül avcılarımızın gitmesine izin verebiliriz. | Open Subtitles | حسناً، أيها السادة لنتأكد أن هذه الحقائب محملة بمالي و سندع صائدي الجوائز يرحلون |
| Kore savaşındaki çantaların çift tokat kayışı olduğunu herkes bilir. | Open Subtitles | الجميع يعرف أن كل الحقائب كانت تحوي حزامين حاملين قبل الأزمة الكورية |
| çantaların bir şekilde karıştığından eminim | Open Subtitles | انا متأكد الى حد ما الحقائب فقط حصلت على تبديل. |
| Bu arada, kızlardan şikayet alıyorum çantaların ve şapkaların kaybolmasıyla ilgili. | Open Subtitles | بالمناسبة لقد حصلت على تقارير بمتعلقات فتيات مثل الحقائب والقبعات قد سُرقت |
| O çantaların ardında çok tehlikeli adamlar var. | Open Subtitles | هُناك بعض الأشخاص الخطرين يطاردون هذه الحقائب |
| Evet, onu katmasak bile şu çantaların her biri 2.4 milyon$ ediyor. | Open Subtitles | صحيح، هذا بدون أن نضع بالحسبان أنه يقوم بتعديلها فالآن هو يجنى 2.4 مليون دولار لكل واحدة من هذه الحقائب |
| Çaldığın bütün çantaların, aynı uçağın bagajına ait olduklarını bulduk. | Open Subtitles | جميع تلك الحقائب التي سرقتها جميع خطوط العوده من الرحلات بنفس العدد |
| Şimdi, o çantaların içinde her ne vardı ise, deniz aşırı bir ülkeden geldiler, değil mi? | Open Subtitles | أذاً أي شئ كان في تلك الحقائب دخل من عبر البحار صحيح ؟ |
| O çantaların içlerinde ne olduğu bilie bilmiyorum adamım. | Open Subtitles | أنا لا أعرف ماكان يوجد في تلك الحقائب يارجل |
| Odamdaki çantaların Lord Narcisse'nin arabasına gitmesi gerekiyor. | Open Subtitles | الحقائب التي في غرفتي يجب أن توضع في عربة اللورد ناريس. |
| Elbiselerin, çantaların, saatlerin... herşeyin. | Open Subtitles | حتى الملابس,الجزادين,الحقائب و الساعات |
| Pekâlâ, çantaların birinde telsiz olacaktı. | Open Subtitles | حسناً , هناك مذياع بإحدى تلك الحقائب |
| çantaların için aşağıyı arayayım. | Open Subtitles | سأتصل فقط بالأسفل وأحصل على أحد لإحضار حقائبك |
| çantaların paketlendi ve kontrol edildi, uçağında... şimdi kalkıyor. | Open Subtitles | حقائبك تم حزمها وتحميلها وطائرتك تغادر .. الآن |
| Olacaksa Jacksonville'de olsun. çantaların nerede? | Open Subtitles | إذن دعيه يكون شئ فى " جاكسونفيل" أين حقائبك ؟ |
| Madhu, check-in yapıldı bu biletin. çantaların bavul içinde gönderildi. | Open Subtitles | أدخلت حقائبك ، إليك تذكرة صعودك |