| Evet, ama çarpmanın etkisiyle, onun bunu fark ettiğinden şüpheliyim. | Open Subtitles | أجل،ولكن مع الإصطدام أشك أنه قد عرف قط ما صدمه |
| Bu yüzden bir bilgisayar simülasyonu geliştirdi çarpmanın onlara etkisinin ne olacağını görmek için. | Open Subtitles | لذا فقد طورت محاكاة حاسوبية لرؤية ما الذي سيحدث عند الإصطدام |
| Okyanusa çakılmakta olan bir uçağın içinde değilsen ve çarpmanın etkisiyle ölmezsen tabi. | Open Subtitles | إلا ان كنت في طائرة وقعت في نصف المحيط ولم تمت عند الاصطدام. |
| O şey her ne idiyse, çarpmanın ardından havada bulunan iki uçakla bir ilişkisi olmalıydı. | Open Subtitles | مهما كان فربما كان له علاقة بالطائرتين اللتان كانتا في الهواء بعد الاصطدام |
| çarpmanın etkisiyle parçalandı. | Open Subtitles | وتحطمت عن آخرها في تصادم . |
| Görünüşe göre demir üçüncü ve dördüncü kaburgadan girmiş ve çarpmanın etkisiyle çoklu kırıklar oluşmuş. | Open Subtitles | يبدو أن هذه العصا قد اخترقت الضلع الثالث و الرابع و لديه كسور متعدِّدَة بسبب قوة الإصطدام |
| Şimdi, çarpmanın şöyle olacağını düşünüyoruz. | Open Subtitles | الآن ، إليكم تصورنا عن كيفية الإصطدام |
| çarpmanın etkisiyle hatlar kesilmiş olmalı. | Open Subtitles | لابد أن الإصطدام قام بقطع خطوط الإتصال |
| Şoför çarpmanın etkisiyle ölmüş. | Open Subtitles | مات السائق ربما عند الإصطدام |
| çarpmanın etkisiyle afallamıştı. | Open Subtitles | لقد كانت متأثرة من الإصطدام |
| çarpmanın etkisiyle araçtan dışarı fırlamıştım. | Open Subtitles | قذفت بعيدا بسبب الإصطدام |
| Bunlar, korkunç çarpmanın etkisiyle parçalanan kayalardan oluşmuş. | Open Subtitles | وإنما أكوام حجارة، قطع صخريّة، قُذفت بفعل هذا الاصطدام القويّ. |
| çarpmanın etkisi gücü kesmiş olmalı. | Open Subtitles | الاصطدام بالتأكيد قطع الطاقة |
| çarpmanın etkisiyle parçalandı. | Open Subtitles | وتحطمت عن آخرها في تصادم . |