| Babam çocukken orada, gerçekten de, yemyeşil tarlalar ve çayırlar vardı. | Open Subtitles | عندما كان أبي شابَا كَانَ هناك المراعي وحقول وخضراوات. |
| Kırmızı otlarla örtülü çayırlar Lanetli Dağ'ın bayırlarına kadar uzanıp gidiyordu. | Open Subtitles | المراعي والعشب الأحمر تمتد بعيدا في أنحاء منحدرات جبل الهلاك |
| Ormanlar ve dağlar tahrip edildi, çayırlar ve tarihi binalar yok edildi. | Open Subtitles | الغابات و الجبال تم تسويتهاو الحقول و المنازل الاثرية تم تدميرها |
| Yemyeşil çayırlar, cıvıldayan kuşlar, gülümseyen dost yüzler. | Open Subtitles | حيث الحقول الخضراء و شدو الطيور و الوجوه المبتسمة الودودة |
| çayırlar Dünya'nın her yerinde neredeyse aynı zamanlı olarak ortaya çıktı. | Open Subtitles | جوناثان ماركلي ظهرت الأراضي العشبية في آن واحد تقريباً حول العالم. |
| Ormanlarla çevrilmiş olan çayırlar ve göletlerin eşsiz bir karışımı. | Open Subtitles | مزيج فريد من الأراضي العشبية والبرك تحيطها الغابة |
| Doğal alan ekolojisinde, akarsular, çayırlar, ormanlar ve yamaçların, bitkiler ve hayvanlar için nasıl yaşam alanı yarattığı ele alınır. | TED | علم البيئة الطبيعية يهتم بـ بكيفيه جعل الجداول المائية و المروج والغابات و المنحدرات أن تصبح مساكن للنبات والحيوانات. |
| Huzurlu çayırlar. BİR LUTHOR ŞİRKETİ SİTESİ DAHA. | Open Subtitles | المروج الجميلة تطوير آخر لشركة لوثر كورب |
| çayırlar bizim gezegene hakim olmamıza olanak sağladı. | Open Subtitles | تسمح لنا الاراضي العُشبية فيالسيطرةعلىالكوكب. |
| Kale, sürülebilir araziler ve ingin çayırlar kendisinindir. | Open Subtitles | ستكونلهالقلعة.. وكلّ الأراضي الصالحة للزراعة و المراعي المنخفضة |
| Buradaki doğal çayırlar son 150 yılda Amerika'nın tahıl kuşağına dönüşmüştür. | Open Subtitles | هنا ، على مدى السنوات ال 150 الماضية, تم تحويل المراعي الطبيعية الى حزام الحبوب الأميركي, |
| Bu çayırlar yağmur mevsiminde su altında kalıyor ve kıtanın her yerinden gelen kuşlara kucak açıyor. | Open Subtitles | في موسم الأمطار, هذه المراعي تفيض بسرعة, و تتلاقى الطيورهنا من جميع أنحاء القارة. |
| Dünya ekseninin kaymasıyla yağmurlar güneye geçince... bu koca çayırlar kayboldu ve Sahra Çölü... yalnız birkaç yüzyılda Kuzey Afrika'yı boğdu. | Open Subtitles | اختفت المراعي الشاسعه عندما قاد التحول في مدار الارض الامطار جنوبا وفي غضون بعض القرون |
| Oysa, yemyeşil çayırlar korkunç cinayet kurbanlarının gömüldüğü gizli yerlerdi. | Open Subtitles | الحقول الخضراء هي أماكن سرية لدفن ضحايا جرائم سخيفة |
| Toprak soğuk çayırlar kurak | Open Subtitles | الأرض باردة الحقول عارية |
| Ve çayırlar bizim de dünyamızı besleyen hayvanları besler. | Open Subtitles | والاراضي العشبية التي تُغذي الحيوانات هي أيضا ً تُغذي عالمنا. |
| Yemyeşil çayırlar, ama böyle şeyli şeyli, tepecikler halinde böyle ve ben uçabiliyormuşum. | Open Subtitles | كانت هنـاك المروج الخضـراء. واسـتطعتُ الطيران. |
| Ormanlar ve çayırlar gördüm. | TED | والغابات و المروج |
| Kamboçya'da, Tonle Sap Gölü çevresindeki çayırlar su altında kalıyor ve birkaç küçük hafta için zengin bir toplama alanı haline geliyor. | Open Subtitles | في كمبوديا , الاراضي العُشبية حول بُحيرة تونل ساب فائضة... ولاسابيعقليلة، سيكون هناك حصاد وفير لِجنيه |
| çayırlar olmadan, | Open Subtitles | بدون الاراضي العُشبية |