| çevre dostu ürünler almak istediğinizi, ne kadar para ödemek istediğinizi veya alım gücünüzü bilebilir. | TED | معرفة أنك ترغب بشراء منتجات صديقة للبيئة وكم مقدار المال الذي ستدفعه، أو الذي يمكنك دفعه، مقابل ذلك. |
| SE Hybrid çevre dostu koltuklarıyla da mevcut. | Open Subtitles | الـ اس اي هايبرد متوفرة مع مقاعد صديقة للبيئة |
| Hatta hepimize çevre dostu araba kiralama parasını kendisi verdi. | Open Subtitles | حتى أنه أنفق من ماله الخاص لإستئجار سيارات صديقة للبيئة لنا جميعاً |
| Rüşvetin çevre dostu uygulamaları finanse etmesi gerekiyordu. | Open Subtitles | لماذا ؟ يبدو أن أموال المنحة كانت من المفترض أن تمول الممارسات الصديقة للبيئة |
| Bütün dünyadaki insanlar sürüş için uygulama kullanmanın elektrikli arabalardan daha kullanışlı ve çevre dostu olduğunun farkına vardılar. | Open Subtitles | حسنا، في جميع أنحاء البلاد، الناس يدركون أن استخدام التطبيق لركوب أكثر ملاءمة من السيارات الكهربائية الصديقة للبيئة. |
| Kosta Rika'daki evini, çevre dostu oda-kahvaltı bir otele dönüştürdüğünü biliyor muydun? | Open Subtitles | هل تعلمين بأنها قلبت منزلها في كوستا.ريكا إلى سرير صديق للبيئة وفطور؟ |
| - Organik ürünleri, çevre dostu yerli mamullerin yanına koymak için. | Open Subtitles | نضع طعام عضوي بجانب مستلزمات منزلية صديقة للبيئة |
| Son model eşyalar, halı döşeme, çift sifonlu çevre dostu tuvaletler ve son derece gelişmiş güvenlik sistemi. | Open Subtitles | أجهزة منزلية جديدة وسجاد، مراحيض مزدوجة الدفق صديقة للبيئة ونظام أمني حديث |
| Ama daha fazlasını yapmak için çok az şey yapıldı çevre dostu otomobil gövdeleri ve iç mekanlar. | Open Subtitles | ولكنهم لمْ يفعلوا سوى القليل في تصنيع جسد السيارة وداخلها بطريقة صديقة للبيئة |
| Otomobil üreticileri temiz, çevre dostu motorlar. Gidecekler. | Open Subtitles | سيبتكرُ مصنعو السيارات مُحركات نظيفة صديقة للبيئة |
| Bu uçuştaki gözlemlerim, çevre dostu olduğunu iddia eden ve insan hayatını koruyup iyileştirmek için milyonlarca lastiği geri dönüştüren bir konserve firmasına ait olan binlerce beyaz plastik yığınını ortaya çıkardı. | TED | أثناء التحليق، لاحظت الالاف من أكوام البلاستيك االبيضاء التابعة للصناعة الحافظة والتي تدّعي أنها صديقة للبيئة وتقوم بإعادة تصنيع الملايين من الإطارات بهدف الحفاظ على حياة الناس وتحسين حياتهم. |
| Benim amacım, mevcut arıtma metotlarının dezavatajlarının üstesinden gelmek ve güvenli, sürdürülebilir, düşük maliyetli ve çevre dostu yeni bir metot ortaya koymaktı. | TED | و لذلك هدفي كان التغلب على سلبيات طرق معالجة المياه الحالية وإنشاء طريقة آمنة، مستدامة، غير مكلفة و صديقة للبيئة لتنقية المياه. |
| Bilirsiniz işte çevre dostu. | Open Subtitles | أعني، حيث أنها كما تعلمين صديقة للبيئة |
| - çevre dostu araba cilası. - Evet, faydası olur. | Open Subtitles | شمع سيارة صديقة للبيئة نعم ، هذا سيساعد |
| (Gülüşmeler) Ve çevre dostu giysiler ve aksesuarlar yapıyorum. | TED | (ضحك) و أصنع ملابس و إكسسوارات صديقة للبيئة. |
| Ve en iyi çevre dostu trafik politikası. | Open Subtitles | ولديها أفضل سياسة لحركة المرور الصديقة للبيئة. |
| Fahri ev sahiplerinin %83'ü fiyatın dışında çevre dostu özelliklerin en çok etkilendikleri özellikler olduğunu söylediler. | TED | %83 من بناة المنازل قالوا بأنه بالإضافة إلى التكلفة، فإن المميزات الصديقة للبيئة هي أهم الأشياء بالنسبة لهم. |
| "Dar gelirliler için çevre dostu evler." | Open Subtitles | "المباني الصديقة للبيئة" لإسكان ذوي الدخل المنخفض |
| Bununla başa çıkarken aynı zamanda çevre dostu bir ürün sunmak endüstride büyük bir değişikliğe neden olabilir. | TED | لذلك فإن القدرة على التعامل مع ذلك بالإضافة إلى توفير منتج صديق للبيئة قد يؤدي إلى تحول جذري في الصناعة. |
| Arkadaş ve çevre dostu bir çocuk doğurarak iyi bir iş yaptı zaten. | Open Subtitles | لقد قامت بعمل جيد بتربية طفل صديق للبيئة |
| Son zamanlarda her yere onunla gidiyorum, çevre dostu. | Open Subtitles | ومؤخراً كنت أركبه لكل مكان، أنه صديق للبيئة. |