| Onunla çifte randevuya gittim... ve arkadaşının yanında getirdiği çocuk Tam bir zengin velediydi. | Open Subtitles | خرجت فى موعد مزدوج معها والرجل التى اتى معها كان حقا من المستويات العليا |
| Pekala, açık olmak gerekirse, paten yapmak benim fikrimdi, ve sizin bunu çifte randevuya çevirmenize çok üzüldüm. | Open Subtitles | حسنا, كي أوضح الأمر ها هنا أنا اقترحت فكرة التزلج و أنا لست سعيدا لأنكم حولتم فكرتي إلى موعد مزدوج |
| Bak, kusursuz bir akşam geçirmek için, babamla beraber çifte randevuya çıkmanın benim fikrim olmadığını biliyorsun. | Open Subtitles | أنظر ذاهب مع أبي في موعد مزدوج أليس هذا افضل شيئ |
| Bak, benimle beraber, çifte randevuya gelmek istemediğini biliyordum ve geldiğin için sana minnettarım. | Open Subtitles | انا اعلم انك لم ترد الخروج معي في موعد مزدوج لذا انا ممتن لك |
| Bu gece çifte randevuya çıkacaktık. | Open Subtitles | من المفترض أن نكون في موعدٍ مزدوج اللّيلة. |
| Wilson az önce bu gece onlarla birlikte çifte randevuya çıkacağımızı söyledi. | Open Subtitles | أخبرني (ويلسون) للتوّ أنّنا سنخرج في موعدٍ مزدوج معه و(سام) الليلة |
| Bekar arkadaşın varsa çifte randevuya çıkabilirdik. | Open Subtitles | تعلمون، ثم إذا كان لديك أي صديقة عزباء، نستطيع ان نخرج في موعد مزدوج |
| çifte randevuya çıkmalıyız. | Open Subtitles | تعرف , علينا أن نخرج في موعد مزدوج |
| çifte randevuya çıkarız. | Open Subtitles | ونذهب في موعد مزدوج |
| Bu akşam bir çifte randevuya gitmeye ne dersin? | Open Subtitles | ما رأيكِ في الخروج موعد مزدوج |