| çit -- düşündüğümüz anlamda çit onun açısından tam ters işliyoz. | TED | حيث كان بغير المفهوم الذي نعرفه عن السياج انها مختلفة تماما |
| Çok yakında bir çit var. Çitin öbür tarafında özgürlük var. | Open Subtitles | إن السياج ليس بعيداً عن هنا, وستكون الحرية على الناحية الأخرى. |
| Bu işlerin nasıl olduğunu biliyorsun. çit ve ötesi sizin yetki alanınız. | Open Subtitles | إنك تعرف كيفية القيام بالأمر, السياج و ما وراءه هو من إختصاصك |
| CA: elektrikli çit? RT: Elektrikli çitlerin zaten icat edildiğini biliyorum, ama ben benimkini yapmak istiyorum. | TED | ريتشارد: أعلم أن السور المكهرب قد إخترع بالفعل ، لكن أريد أن أصنع واحد خاص بي. |
| Ve ben gizlice arkadan çıktım. Orda bir hendek, bir çit ve ineklerle dolu bir alan vardı. | TED | وكنت انا اسير خلفه .. وكان هناك مثل سهل .. محاط به سور .. وفي داخله جمع من الابقار |
| çit tamiri için onu dışarı çıkarıp bu yerden uzaklaşabildiğin kadar uzaklaş dedim. | Open Subtitles | إصحبته للخارج لإصلاح سياج وأخبرته أن يفر بعيداً عن ذلك المكان بقدر إستطاعته |
| Tatlım, çit yaptım ve o gelip onun altını kazdı. | Open Subtitles | عزيزي، لقد وضعت سياجاً وهو قام بالحفر تحته |
| Bu çit 20, araba da 30 seneliktir. Ağaçsa benden yaşlı. | Open Subtitles | هذا السياج عمره 20 عام والسيارة .ثلاثون عام والشجر أكبر مني |
| - Bence, sol şahdamarının bir çit parçası tarafından yarılmış olması fazlasıyla açık. | Open Subtitles | أعتقد أنه من الواضح تمامًا أن شريانه السباتي الأيسر قد قطع بواسطة السياج |
| Ben de az önce buradaki babamıza çit parçasının, şahdamarını kısmen parçaladığını söylüyordum. | Open Subtitles | أنا لتوي كُنت أخبر الوالد المُستقبلي هنا أن السياج قام بتمزيق شريانه السباتي |
| Bu altı bacaklıdır ve kuyruğu vardır. Burada biir çit ve bir ağaç üzerinde . | TED | له ستة سيقان وذيل. هاهو هنا على السياج والشجرة |
| çit direkleri artık birer metre aralıklı değil ve annem beni süzülmüş görünce oldukça endişelenecek. | TED | لم تعد قطع السياج تبعد عن بعضها مترًا واحدًا، وأمي ستقلق لأنني أبدو نحيفًا قليلًا. |
| Size her gün çit telinin bulunduğu yerde sıralanan çocukları ve gençleri göstermek istedim. | TED | أردت أن أظهر لكم الأطفال والمراهقين الذين يصطفون على السياج كل يوم |
| Fiberglas çit üzerindeki elektrik akımı sadece dış kısımda var. | TED | حيث كانت الكهرباء في هذا السياج المصنوع من الفايبر من الخارج فقط |
| Para karşılığı çalışmak. Kızlardan daha iyi çit yaparım. | Open Subtitles | بمعنى ان اعمل مقابل المال استطيع بناء السور افضل من تلك الفتيات |
| Havuzun inşaatı başlamadan önce, arka bahçedeki o çit'i yaptırmalıyız. | Open Subtitles | يجب أن نرفع ذلك السور في الحديقة الخلفية قبل إنهاء حمام السباحة |
| RT: Bir sonraki buluşum, ben bir elektrikli çit yapmak istiyorum. | TED | ريتشارد: إختراعي القادم هو، أريد أن أصنع سور مكهرب. كريس: سور مكهرب؟ |
| Bu çit şöyle dönecek ve kapıya kadar uzanacak. | Open Subtitles | سيقام سور حول هذه المنطقة. سيبدأ من هناك وينتهي عند البوابة. |
| Koruyucu bir çit yoktu ben de onu kendi ahırıma koydum. | Open Subtitles | لم يكن لديه سياج ليمنعه، لذلك وضعته في حظيرتي |
| Onları dışarıda tutmak için ülkenin yarısı boyunca bir çit yaptılar. | Open Subtitles | شيّدنا سياجاً عبر نصف الريف لعزلهم بالخارج |
| Çok toprak aldı ve etrafına büyük bir çit çekti. | Open Subtitles | ااشترى العديد من الاراضي وبنى حولها سياجا |
| Yumurta sayımı yok, çiftçi yok...köpek yok...anahtar yok ve çit yok. | Open Subtitles | ليس هناك عدّ صباحيّ، وَ لا مزارعين وَ لا كِلاب، وَ لا أقنان، وَ لا أقفال وَ لا أسوار |
| Aslında, bir çit var, bu eşiğin oldukça üzerinde, ötesine geçerseniz tehlike bölgesinde olduğunuz yerde. | TED | في الواقع، هناك حاجز يسبق هذا الحد، وما يتخطى هذا الحاجز يُعد منطقة خطر. |
| Çevre uzunluğu, tamamıyla elektrikli çit tarafından çevrilenmiş her 20 metre de bir, kaçma imkânı olmayan kameralar ile gözetleniyor. | Open Subtitles | إنها محاطة بسياج كهربائي وكاميرات مراقبة كل 20 قدم |
| Daha yüksek bir çit yaparsam o kurtlar bir daha içeri giremez. | Open Subtitles | سأبني سياجًا أعلى ولن يتسنّى لتلك الذئاب الدخول مرّة أُخرى |
| Jesus, bir çit ol sırtımda beni kolla, he gün. | Open Subtitles | "المسيح سيكون سورًا" "حولي كل يوم" |
| -Etrafınıza bakın. çit yok, takvim yok. -Bu yer çok güzel. | Open Subtitles | أنظر حولك، ليس هناك أسيجة لا حواجز، هذا المكان جميل |
| Sırada yemek masası, pencere ve çit var. | Open Subtitles | الآن عليك تصليح طاولة غرفة الطعام والنافذة والسياج |
| Tüm araziyi çevreleyen, iki metre yüksekliğinde demir çit var. | Open Subtitles | مُرتاح جداً مجمع المباني محاط بأكمله بثمانية أقدام من حديد المطاوع, وسياج من الإسمنت |