| 25 yaşına geldiğinde de, çocukluğun uzak bir hayalden başka bir şey olmayacak. | Open Subtitles | وبمرور الوقت أصبحت فى الخامسة والعشرين طفولتك لن تصبح أكثر من حلم بعيد |
| çocukluğun yoluna döndün, sen bugün olanlar hakkında doğal bir sonuç buluverdin gene. | Open Subtitles | أرجع الى طفولتك لقد وجدت أستدلالا لما حدث اليوم |
| çocukluğun boyunca ben hep yurt dışındaydım. Operasyonlara katılmıştım. | Open Subtitles | كنت خارج البلاد أغلب طفولتك, عمليات مختلفة. |
| Ve işte bütün bunlar, bütün bu çocukluğun yankıları beni bir sonraki parçaya götürüyorlar. | TED | إذا ذلك هو الأمر برمته، تلك الطفولة برمتها يتردد صداها وتأخذني إلى الجزء التالي. |
| Bunu çocukluğun bir parçası olarak değerlendirmek için, çocukluğu bilindik anlamda almamak gerekir. | Open Subtitles | لترجمة ذلك و كجزء من الطفولة تلك لا يمكن اعتبارها كمرحلة طفولة في الأحوال الطبيعية |
| çocukluğun mutlu geçmemiş, babanla ilgili bir konu. | Open Subtitles | انا فقط اردت الامساك بيديك طفولتك لم تكن سعيدة هناك شيء يتعلق بوالدك |
| Ve tartıştığımız konu seni fazlasıyla heyecanlandıran ailen ve çocukluğun. | Open Subtitles | نحن نتناقش على ماذا؟ , والديكى, طفولتك, هذا ما سوف يسيرك. |
| Evet, ama eminim senin baban tüm çocukluğun boyunca sana bir pislikmişsin gibi davranmamıştır. | Open Subtitles | حقاً؟ لكنني أفترض أن والدك لم يعاملك كالقذارة طوال طفولتك |
| Belki çocukluk hakkında konuşmak istemiyorsun çünkü senin çocukluğun hakkında konuşmamızı bitirdik. | Open Subtitles | ربما لا تريد أن تتحدث بشأن الطفولة لأنه سينتهي بنا المطاف و نحن نتحدث بشأن طفولتك |
| Tanrı'nın beklenmedik afeti, hayatım. En azından çocukluğun heyecanlı geçmiş. | Open Subtitles | قضاء وقدر، عزيزتي أقلّها أنّ طفولتك كانت حافلة بالمغامرات |
| O zaman Noel arifesi anılarının, bize tüm çocukluğun hakkında bir şeyler söylediğini biliyorsun, sadece o gece hakkında değil. | Open Subtitles | إذاً أنت تعرف أنَّ ذكرى ليلة الميلاد تخبرنا عن فترة طفولتك بأكملها ليس عن تلك الليلة بالتحديد |
| Gaby, neden çocukluğun hakkında konuşmak istemiyorsun? | Open Subtitles | غابي .. لماذا لا تحبين ان تتحدثي بشأن طفولتك ؟ |
| O zaman çocukluğun o kadar da kötü değilmiş. | Open Subtitles | حسناً، إذا أظن أن طفولتك لم تكن بتلك السوء. |
| Bir kıza birkaç alelade resim göster çocukluğun hakkında sızlan ve ben tüm kirli sırlarımı ortaya dökeyim, öyle mi? | Open Subtitles | وتعوي على طفولتك فتخرّ الفتاة إليك بأعمق أسرارها؟ |
| Duyduğum kadarıyla senin çocukluğun da çok eğlenceli değilmiş. | Open Subtitles | على حد علمي، لم تكن طفولتك جميلة كثيراً أيضًا |
| "Öleceğini anladığında çocukluğun bitecek" derdi. | Open Subtitles | قال لحظات الطفولة ستعرفها فى لحظات الموت |
| Bir gün öleceğin gerçeğini anladığında çocukluğun biteceğini söylemişti. | Open Subtitles | قال لحظات الطفولة ستعرفها فى لحظات الموت |
| Babam, çocukluğun hayatımın en güzel dönemi olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | لقد قال أبي أن الطفولة أسعد مرحلة في حياتي ولكن أعتقد أنه مخطئ |
| Tüm ailelerin, tüm çocukları mahvettiğine inanmak zorundasın yoksa bir tek senin edepli çocukluğun mahvolmuştur. | Open Subtitles | لا بد من ان تؤمن ان كل والد يفسد كل طفل او انك قد خربت من طفولة لائقة |
| Ve senin çocukluğun... sen çok küçükken, 6 ya da 7 yaşındayken. | Open Subtitles | ... وفي طفولتكِ ... عندما كُنتي صغيرة, في عمر السادسة أو السابعة |
| Biz yetişkinler olarak, eğlencenin çocukluğun ürünü olduğunu ve oyuncakların, bunu üretmek için kullanılan aletler olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | هذا كلّه لأننا، نحن البالغون.. نعلمُ أن المُتعه هي غاية الأطفال. والألعاب هي التي نستخدمها للوصول لتلك الغايه. |
| çocukluğun için teşekkür ederiz. | Open Subtitles | شكراً لطفولتكِ رقم 2: |
| Ben olmasaydım, senin de normal bir çocukluğun olabilirdi. | Open Subtitles | .. لو لم أكن السبب لكنت حظيت بطفولة طبيعية |