| Daha önce de söylediğiniz gibi, ordu hakkında öğrenecek çok şeyim var. | Open Subtitles | كما قلت مرة، يا سيدي لدي الكثير لأتعلمه عن الجيش |
| Her şey seninle ilgili değil, düşünecek pek çok şeyim var. | Open Subtitles | الأمر ليست متعلق بك لدي الكثير لكي أفكر فيه |
| Her şey seninle ilgili değil, düşünecek pek çok şeyim var. | Open Subtitles | الأمر ليست متعلق بك لدي الكثير لكي أفكر فيه |
| - Anlatacak çok şeyim var. - Tamam, daha sonra görüşeceğiz, değil mi? | Open Subtitles | لديّ الكثير للتحدث حوله نعم، حسناً، سنرى، أليس كذلك ؟ |
| Eğer öğrenmek istersen, öğretecek çok şeyim var. | Open Subtitles | لديّ الكثير لأعلمه، إن كنتِ تريدين التعلّم |
| Sana anlatacak çok şeyim var. Nereden başlayacağımı bilmiyorum. | Open Subtitles | لدىّ الكثير لأخبرك به لا أعلم من أين أبدأ |
| Siz anlatacak ve soracak çok şeyim var. | Open Subtitles | لدي الكثير لأخبركم به و الكثير من الأسئلة |
| Eğer tuvalet ihtiyacın varsa, hemen git. Çünkü söyleyecek çok şeyim var. | Open Subtitles | إذا أردت أن تذهبي للحمام الآن إذهبي لأنه لدي الكثير لأقوله |
| Sana anlatacak çok şeyim var. Yardım et! | Open Subtitles | لدي الكثير من الأشياء التي سأخبرك بها, ساعدني |
| Başka yapacak bir çok şeyim var. | Open Subtitles | لا أحتاج طفلا آخر لدي الكثير لأهتم به مستقبلا |
| Biz yardıma muhtaç insanlar değiliz. Söyleyecek daha çok şeyim var, ama... | Open Subtitles | نحن لسنا مؤسسات خيرية لدي الكثير الذي اود قوله ، لكن |
| Burada soruları ben sorarım. Ve soracak da çok şeyim var. | Open Subtitles | أنا الشخص الذي يجب عليه طرح هذا سؤال لأن لدي الكثير من الأسئلة |
| 20.00'da orada ol, sana anlatacak çok şeyim var. | Open Subtitles | قابلني هناك الساعة 8 لدي الكثير لأخبركَ به |
| - İyi, çünkü söyleyecek çok şeyim var. | Open Subtitles | جيد , أنت تعلم لأنه لدي الكثير لقوله عن هذا |
| Ama ben bunu karşılayamam. Kaybedecek çok şeyim var. | Open Subtitles | ولكنني لا يُمكنني تحمل ذلك لديّ الكثير قد أخسره |
| Kaleyi ben korurum. İnceleyecek çok şeyim var. | Open Subtitles | حسناً، إذهب، سأتولى الأمور هنا، لديّ الكثير لأعمل عليه. |
| Sana söyleyecek çok şeyim var, hepsini yazdım. | Open Subtitles | لديّ الكثير لأخبرك به كتبت كل شيء |
| Sana gösterecek çok şeyim var, ama doktorum beni bekliyor. | Open Subtitles | المعذرة يا (إليزابيث) ، لدىّ الكثير لأريكِ إياه لكن طبيبتي في إنتظاري |
| Sıklıkla içerim çünkü kutlayacak çok şeyim var. | Open Subtitles | أشرب الكثير منها لأنني أملك الكثير لأحتفل به |
| - Sana anlatacak çok şeyim var. - Hala aklımdayken önce ben konuşayım. | Open Subtitles | -انتظر ، هناك شيئاً أود أن أقوله |
| Yaptırırdım. Sadece konuşmam gerek gibi hissediyorum. Konuşacak çok şeyim var. | Open Subtitles | أنا اشعر أني يجب ان أخوض في الأحاديث هناك الكثير كي أتحدث عنه |
| Size gösterecek çok şeyim var. | Open Subtitles | ولديّ الكثير لأريكم إياه |
| Anlatacak ne çok şeyim var! | Open Subtitles | اوه، كم من الاشياء التي يجب ان اخبرهم بها |
| Ama polise anlatacak çok şeyim var. | Open Subtitles | لكنني عندي الكثير لكى أخبر به الشرطه. |
| Fark ettim ki üniversiteye gitmeden önce sana öğretecek çok şeyim var. | Open Subtitles | أدركت للتو أن أمامي الكثير لأعلمك إيها قبل أن أذهب للجامعة |