| Neden olmasın? bu çoklu görevler dünyası içinde Kendi tekli görev noktanızı bulun. | TED | لِم لا ؟ إذاَ أوجد منطقة مهمتك الأحادية في هذا العالَم المتعدد المهام |
| çoklu evrenin çoğunda hiçbir şey yoktur ve biz fizik kanunlarının bir şeylerin olmasına izin verdiği birkaç yerden birinde yaşıyoruz. | TED | في غالب الكون المتعدد لا يوجد شئ، ونحن نعيش في واحد من الأماكن القليلة حيث تسمح قوانين الفيزياء بوجود شئ ما. |
| O zaman bu gizemin anahtarı çoklu evrenin istatistiksel özelliklerinde yatıyor olabilir. | TED | اذا المفتاح لهذه المعضلة قد يكمن في الخصائص الاحصائية لهذه الاكوان المتعددة. |
| Gerçekten deli olsaydın, o başka olurdu. Ama bu çoklu şeyle olmaz. | Open Subtitles | إذا كنت مجنونة حقاً لإختلف الأمر و لكن ليس لهذه الأشياء المتعددة |
| Tek ihtiyacım çoklu bir indüksiyon kablosu ve ana bilgisayar koridoruna giriş kartı. | Open Subtitles | كل ما أحتاجه هو طريق لتشكيل سلك متعدد وادخله إلى مسار الجهاز الرئيسي |
| çoklu görevi yavaşlatmak istiyorsak bunun parlak bir şekilde işe yaradığını görebiliriz. | TED | إذا كنا على استعداد لإبطاء تعدد المهام، فقد نجد أنه يعمل بنجاعة. |
| Eğer bu doğru ise, bu birden fazla defa olacaktır; bu durumda bizler de çoklu evrenin bir parçası haline gelmiş oluyoruz. | TED | إذا كان ذلك صحيحاً فسوف يحدث أكثر من مرة؛ سوف نكون جزءاً من أكوان متعددة أكبر بكثير. |
| çoklu banka dolandırıcılığı ve elektronik sahtekârlık. | Open Subtitles | تُهم مُتعدّدة بالإيداع المصرفي والإحتيال. |
| Kolu geri çekmemiş olanlar ise sonsuza dek çoklu evrende kaybolacak. | TED | أي شخص لم يسحب الرافعة سيُفقد في الكون المتعدد إلى الأبد. |
| Fizik kanunlarının farklı olduğu, çoklu evrenin farklı parçaları olduğuna inanıyor. | Open Subtitles | بأن قوانين الفيزياء مختلفة في الأجزاء المختلفة من هذا الكون المتعدد |
| çoklu evren bir tarafta ve bazı güzel simetriler diğer tarafta. | Open Subtitles | الكون المتعدد على احد الجانبين وبعض التماثل الجميل على الجانب الآخر |
| Biz bu iki rakamın kusursuz olduğu çoklu evrenin bir yerinde yaşıyoruz. | TED | نحن نعيش في أحد أماكن الكون المتعدد حيث أن كلا الرقمين صحيح تماما. |
| Tehlikede oldugunu biliyordum çünkü ta çoklu evrenin ötesinden hissettim. | Open Subtitles | وعلمت أنك في خطر لأني استبصرت الأمر عبر الأكوان المتعددة |
| Yani kızıma yamuk yapacak olursan çoklu evrende seni bulamayacağım yer yok. | Open Subtitles | لذا كن جيدًا تجاه ابنتي وإلا لن يكون هناك مكان بالأكوان المتعددة |
| Sizlere çoklu evrenin hikayesini üç kısımda anlatacağım. | TED | سأسرد عليكم قصة عن الاكوان المتعددة في ثلاثة اجزاء |
| Sınırsız çoklu evreni öğrenmeye sınırsız tehlikeleri öğrenmek de dahildir. | Open Subtitles | معرفة وجود كون متعدد لامتناهي يضمن معرفة وجود أخطار لامتناهية |
| çoklu görev ustasıyımdır ben aslında, ama bu sefer bana güvenebilirsin. | Open Subtitles | إني متعدد المهام بشكل باهر، لكن يمكنك الوثوق بي هذه المرّة. |
| fakat çoklu bir güç dengesi yandaşları değiştirmek ve kaydırmak anlamına gelir. | TED | لكن تعدد قطبية السلطة يعني تحالفات متحولة ومتغيرة. |
| çoklu evren fikri gariptir. | TED | الأن الفكرة من تعدد الاكوان هي فكرة غريبة |
| Hepimiz bizim küçük evrenimizin çok daha biyik bir çoklu evrenin bir parçası olduğuna inanıyor olacağız. | TED | سوف نؤمن جميعنا أن كوننا الصغير هو فقط جزء صغير من أكوان متعددة أكبر. |
| Hiçbir savcının çoklu itiraf olunca kimseye hüküm vermeyeceğini biliyorsun! | Open Subtitles | إنّك تعلم أنّ ولا أيّ مُدعٍ عام سيحصل على إدانة وهُناك إعترافات مُتعدّدة. |
| Eğer çoklu AVMsi varsa bozuk kan akışı her şeyi açıklar. | Open Subtitles | قد يكونُ شذوذاً وعائياً إن كان لديه نواسيرٌ شريانيّةٌ وعائيّة متعدّدة |
| Eldivenlerini giy. Sol göğüs ve sağ diyaframda çoklu travma. | Open Subtitles | ضع القفازات, جروح متعدده في الصدر الايسر و الحجاب الحاجز. |
| Aynı karışım, çoklu kişilik bozukluklarını tedavi etmede de kullanılmıştı. | Open Subtitles | نفس التركيبة التي يفترض أن تعالج من لديهم انفصام شخصية |
| Jethro, çoklu Tehdit Değerlendirme Merkezi'ne. | Open Subtitles | أفعل نفس الشئ جيثرو,مركز التهديدات المتعدده |
| çoklu kayıp şahıs vakaları, her yerde olan şeyler, Mulder. | Open Subtitles | حالات الأشخاص المفقودين المتعدّدة ليست تلك الغير عامة، مولدر. |
| Yao çoklu tümör sendromu denilen bir hastalığa yakalanmıştı. | Open Subtitles | الياو ضُرِبَ بالشيءِ مسمّاة متلازمةِ الأورامِ المتعدّدةِ |
| Evet, 911, çoklu bir cinayet vakasını bildirmek istiyorum. | Open Subtitles | نعم، 911، أنا أوَدُّ أَنْ أَذْكرَ قتل متعدّد |
| çoklu kişilik karışıklığı. Beni oraya çıkar. Tanıklık ederim. | Open Subtitles | حالة مثالية لإنفصام الشخصية, ضعنى على المنصة وسوفَ أشهد |
| Sonsuz çoklu evreni öğrenmek sonsuz tehlikeleri de öğrenmek demektir ayrıca. | Open Subtitles | العلم بكون لا متناهي التعدد يتضمن العلم بمخاطر لا نهائية. |