| Söyle ona, beni korkutan ölüm değil, onun yüzünü tekrar görememek. | Open Subtitles | قل له: ليس الموت هو ما يخيفني ولكن لأني لن أستطيع إرجاع الزمن إلى الوراء |
| Sana ne söylemiş olurlarsa olsunlar bu şerefli bir ölüm değil. | Open Subtitles | هذا ليس الموت الشرفاء، بغض النظر عن ما يقولون لك. |
| Devrimin nihai hedefi ölüm değil, | Open Subtitles | الهدف النهائي من الثوره ليس الموت |
| Korktuğumuz şey, ölüm değil elimizden geleni yapmadan yaşamak. | Open Subtitles | الموت ليس ما يخيفنا. بل العيش دون بذل قصارى جهدنا. |
| Sizi en çok endişelendiren ölüm değil, takdir ediyorum bunu. | Open Subtitles | أنا متعجب أن الموت ليس هو هاجسك الاول |
| Korkman gereken şey ölüm değil. | Open Subtitles | ليس الموت هو ما يتوجب عليك الخوف مِنهُ. |
| Dinle beni Dean Winchester şu an hissettiğin şey ölüm değil. | Open Subtitles | استمع إلي "دين وينشستر" ما تشعر به الآن ليس الموت |
| Cinnet ve ölüm değil. | Open Subtitles | ليس الجنون و ليس الموت |
| ölüm değil, iş ortağıyız. | Open Subtitles | نحن اصحاب في الشراكه و ليس الموت . |
| Onu üzen şey ölüm değil. | Open Subtitles | ليس الموت هو سبب حزنه |
| Kesinlikle ölüm değil. | Open Subtitles | بالتأكيد ليس الموت. |
| Şu anda hissettiğin şey, ölüm değil. | Open Subtitles | ما تشعر به الآن ليس الموت |
| Burası ölüm değil. Bu yeni bir başlangıç. | Open Subtitles | إنه ليس الموت بل بداية جديدة |
| Hak ettiğin bunlar, ölüm değil. | Open Subtitles | هذا ما تستحقه ، لكن ليس الموت |
| Bu ölüm değil, John. | Open Subtitles | (ليس الموت ( جون |
| Şüphelinin amacı ölüm değil, acı. | Open Subtitles | ان الموت ليس هدف المجرم بل انه الألم |
| - Doğru yol ölüm değil. | Open Subtitles | الموت ليس هو الطريق. |
| - Doğru yol ölüm değil. | Open Subtitles | الموت ليس السبيل |