| Birader, hey birader, dostum. Her hangi bir şey çekmeden önce seninle konuşabilir miyim? | Open Subtitles | يا أخ ، يا أخ ، يا رجل هل يمكنني التحدث معك قبل أن تصور شيء آخر؟ |
| Eğer vaktin varsa, çıkmadan önce seninle konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | لو كان عندك وقت اود التحدث إليك قبل أن تذهب |
| Elbette bahsetmedim, bunu önce seninle konuşmak istiyordum, seni bu yüzden aradım. | Open Subtitles | بالطبع لا. أردتُ مناقشته معك أولاً لذلك اتّصلتُ بك |
| Elbette, bak, burada işe başlamadan önce seninle konuşmalıyım. | Open Subtitles | إسمعي، هناك أمر ينبغي أن أخبرك بك قبل أن نبدأ |
| Bence uygun. Aptalca bir şey yapmadan önce seninle biraz konuşmak istedim. | Open Subtitles | أعتقد أنه يجب الدردشة معكِ قبل أن تقومي بشئ أحمق |
| İnsanlarla görüşmek için hemen hemen hazır, ama önce seninle konuşmak istiyor. | Open Subtitles | -أنها جاهزه لمقابله الناس -لكنها تريد التحدث معك أولا ً |
| Düşünüyorum dedi ama önce seninle konuşmak istiyormuş. Bu kadar konuştuk. | Open Subtitles | قال نعم، لكنه يريد التحدث إليك أولا هذا كل شيء |
| önce seninle konuşmadan ülkelerimiz arasındaki durumu kızıştırmanın bize bir faydası olmayacağını düşündüm. | Open Subtitles | لم أر أي فائدة تُجنى من إشعال الموقف أكثر بين بلدينا ليس قبل التحدث إليك أولاً |
| Sadece kiliseye bir şey geldi. Polisten önce seninle konuşmak istedim. | Open Subtitles | حصل أمر ما في الكنيسه ، وأردت أن أتحدث معك قبل أن أتصل بالشرطه |
| Biz... sen Miami'ye gitmeden önce seninle olabildiğince vakit geçirmek istedik. | Open Subtitles | نحن فقط اردنا ان نقضي اكبر وقت ممكن معك قبل رحيلك الي ميامي |
| - Onu itham etmeden önce seninle konuşmak isteyeceklerdir. | Open Subtitles | أنا أعلم أنهم يريدون التكلم معك قبل أن يوجهوا له التهمة |
| Simon, dönmeden önce seninle konuşabilir miyiz? | Open Subtitles | سايمون, هل بإمكاني التحدث إليك قبل أن ترجع؟ |
| Başkasıyla konuşmadan önce seninle konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أتحدث إليك قبل أن أتحدث إلى أي شخص آخر |
| Saldırı timi gelmeden önce seninle çözmemiz gerekenler var. | Open Subtitles | قبل أن يدخل فريق الهجوم هنالك شيء عليّ أن أصفيه معك أولاً |
| Ben de önce seninle izlersem, onun yanında rahat olurum diye düşündüm. | Open Subtitles | فقد فكّرت بإنني لو شاهدته معك أولاً, حينها سأتصرف بأريحيه عندما أشاهده معها. |
| Babam ölümünden hemen önce seninle buluşmuş. | Open Subtitles | والدي التقى بك قبل وفاته مباشرة |
| Biraz önce seninle uğraşıyordum ama o kızla hala konuşmaya devam mı ediyor? | Open Subtitles | كنتُ أعبثُ معكِ قبل قليل، لكن حقاً، ما زال يتحدّث معها؟ |
| Söylemedim daha ona. önce seninle konuşayım istedim. | Open Subtitles | لم أخبرها بعد أردت التكلم معك أولا |
| önce seninle konuşmalıydım. | Open Subtitles | و لكن كان يجب أن أتحدث إليك أولا |
| Birazdan seni serbest bırakacağım, ama önce seninle konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | سوف أحررك من هنا لكني أريد التحدث إليك أولاً |
| Garip arkadaşların gelmeden önce seninle güzel bir gece geçiriyorduk. | Open Subtitles | أنا وأنتِ كُنّا نستمتع بأمسية لطيفة حقاً قبل أنْ يظهر أصدقاءك العجيبين. |
| Ben aşağıya inip yıllar önce seninle evlenmediğim için duvarları yumruklayayım. | Open Subtitles | سأكون بالأسفل.. أقوم بضرب نفسي لماذا لم أتزوج بك منذ سنوات |
| - Henüz bir şey demedim. - önce seninle konuşmak istedim. | Open Subtitles | لم اقل شيئا بعد اردت ان اتحدث اليك اولاً |
| Doktorundan, bunu önce seninle konuşmak için izin istedim. | Open Subtitles | لقد طلبت من الطبيب المعالج أن اتحدث إليكِ أولاً |
| - Tabi bu bayan önce seninle dans etmeme aldırmazsa.. | Open Subtitles | الا إذا وافقت هذه السيدة علي السماح لك أولاً |
| Haftalar önce seninle konuşmak istedim. Sense tatile çıktın. | Open Subtitles | حاولت الحديث اليك قبل اسبوع سافرتِ الى إجازة |
| Seni sürtük, önce seninle ilgileneceğiz. | Open Subtitles | تسيئُ إليه، نحن ذاهِبونَ إلى إعتنا بك أولاً |