| Roman okumaya başladığımda fark ettim ki öyle değilmiş. | Open Subtitles | ولم يكن حتى بدأت أقرأ الروايات حتى أدركت أنه لم يكن كذلك |
| Bana güvendiğini sanırdım, ama öyle değilmiş. | Open Subtitles | أعتقد بأنه رأى شيئاً مبشراً مني لكن على ما يبدو لم يكن كذلك |
| Bana güvendiğini sanırdım, ama öyle değilmiş. | Open Subtitles | أعتقد بأنه رأى شيئاً مبشراً مني لكن على ما يبدو لم يكن كذلك |
| Bu olay tam bir felaket gibi gelmişti, ama anlaşılan öyle değilmiş çünkü birkaç gün sonra bizim evde biz de aynı şeyi defalarca yaptık. | Open Subtitles | "بدا الأمر كارثة برمّته، ولكن يبدو أنّه لم يكن كذلك" "لأنّه وبعد عدّة ليالٍ بمنزلنا كرّرنا الأمر نفسه من جديد" |
| Will'in iyi olduğunu, yaşadığını sanmamı sağladın ama öyle değilmiş. | Open Subtitles | جعلتني أظن أن"ويل"بخير, وأنه لا يزال حياً يُرزق, ولكنه لم يكن كذلك! |
| İçmediğini sanmıştım ve onunla çıktım ama öyle değilmiş. | Open Subtitles | لقدظننتأنهمتزنوخرجنا, ولم يكن كذلك. |
| Anlaşılan öyle değilmiş. | Open Subtitles | تبيّن لي أنه لم يكن كذلك |
| Ancak bilesiniz, hiç de öyle değilmiş. | Open Subtitles | لكن أخبركم بأنه لم يكن كذلك |
| Ama öyle değilmiş. | Open Subtitles | و لكن الأمر لم يكن كذلك. |