| Ama oğlum Şirin Pembe Midilliler'de oynamak isterse de Öyle olsun. | Open Subtitles | أنت تعرف ماذا، إذا ابني يريد اللعب للالمهور الوردي جميلة، فليكن. |
| Eğer bizim hayatta kalma olasılığımızı arttırmak için, kordonun içindeki en son kişinin ölmesi gerekse bile, Öyle olsun. | Open Subtitles | وإذا كان يتطلّب ذلك كل شخص في الحاجز الوقائي بأن يحتضر لزيادة الإحتمالات للبقاء على قيد الحياة، فليكن ذلك. |
| - Öyle olsun. Ama ben "para ve bu kadın" demek istediğini düşünmeyi tercih ederim. | Open Subtitles | فليكن , و لكنى أتخيل ماذا تعنين بالمال و النساء |
| Eğer bana darılırsa... ve bu hafta kurabiye göndermezse... Öyle olsun. | Open Subtitles | ان غَضِبَت منيّ ولم تُرسل لي البسكوت هذا الاسبوع ليكن ذلك |
| Peki. İstiyorsan Öyle olsun. O baca hasarlı. | Open Subtitles | إذا كنت تريد أن تكون المسؤول فلا بأس ، لكن هذه الأعمدة تعرضت للتفكك |
| Öyle olsun. | Open Subtitles | هذا عادل بما فيه الكفاية مع الأخذ في الإعتبار أن الوقت قد حان |
| Bana öldüğünü söylüyorsan, Öyle olsun! | Open Subtitles | وانت تظن انه صديقك اخبرتني انه توفي .فليكن |
| Bu korkak oğlum olacaksa, Öyle olsun. | Open Subtitles | ولو أن هذا الشخص يجب أن يكون ابني الجبان، فليكن |
| Eğer çekiç Goa'uld'u ondan alır ve o da ölürse, bırakın Öyle olsun. | Open Subtitles | اذا المطرقه اخرجت الجواؤلد من داخله ومات فليكن |
| - Eğer bu, mezuniyet sonrasında bir yıl daha kalmam demekse, tamam Öyle olsun. | Open Subtitles | ان كان ذلك يعني انني سأظل لسنة إضافية أخرى، فليكن ذلك |
| Öyle istiyorlarsa, Öyle olsun. | Open Subtitles | إذا كانوا سيلعبون بهذه الطريقة فليكن الأمر كذلك |
| Tüm yaptıklarım, celladın bir yerine iki çizme alması uğrunaysa, Öyle olsun. | Open Subtitles | إذا كان هذا يعني أن الجلاد سيحصل علي زوجين من الأحذية بدلاً من واحد .. فليكن |
| Arthur, eğer sonsuzluğu burada harcamak istiyorsan, Öyle olsun, ancak intihar bir seçenek değildir. | Open Subtitles | إذا كنت قررت الخلود فى هذا المكان يا آرثر فليكن إذا لكن إختيارك الإنتحار للآخرين |
| Eğer insanlığın yeniden açmak için seçer, Öyle olsun. | Open Subtitles | . إذا إختار جنس البشر أن يفتحه مجدداً ، فليكن هذا |
| Biricik kızımızın beceriksiz sevgilisiyle karı koca gibi yaşamasını sorun etmiyorsan Öyle olsun. | Open Subtitles | اذا كنت لا تمانع بإن ابنتنا الغالية تمضي الوقت مع حبيبها ليكن ذلك |
| Adamlar size şef demek istiyorsa, Öyle olsun. Konuşma özgürlüğü falan. | Open Subtitles | وإن كانوا يريدون أن ينادوك بـالزعيم، فلا بأس أيضاً |
| - Peki. Öyle olsun. | Open Subtitles | حسناً، نعم هذا عادل بما فيه الكفاية |
| İstediklerimi yapmak günah işlemekse Öyle olsun. | Open Subtitles | وإذا كان يعني ذلك أن اُذنب لأحصل على ما أريده حسناً ، فليكُن الأمر كذلك |
| Bu iş yerinde arkadaş olmamızı engelliyorsa, Öyle olsun. | Open Subtitles | إذا ذلك يعني بأنّنا لا يمكن أن نكون أصدقاء في العمل، لذا سواء كان. |
| Öyle olsun. | Open Subtitles | عدل ورضا. |
| Öyle olsun o halde. Adam kayırma hakkın yok. | Open Subtitles | ليكن كذلك لايمكنكَ ان تتحمل إظهار التحييز |
| Ona ulaşmak için tek yol Alvin'den geçiyorsa o zaman Öyle olsun. | Open Subtitles | إذا كانت الطريقة الوحيدة للقبض عليه هي من خلال آلفين... ...فلتكن كذلك |
| Öyle olsun bakalım. bu onun gıcık biri olduğunu değiştirmez. | Open Subtitles | كما تشائين. حتّى إن غيّرت طريقة كلامها، فهذا لن يغيّر واقع أنها مزعجة. |
| - Öyle olsun. Winston, davacı sensin. | Open Subtitles | عدل بما يكفي وينستن ، أنت ستمثل المدعي |
| Öyle olsun bakalım. Hadi şerefe! Boş verin ya. | Open Subtitles | عادل بما فيه الكفاية نخبكم جميعاً أوه يا إلهي العظيم لنخاطر |
| Eğer ki bunun fiyatı birkaç kredi kartını değiştirmek olacaksa ,Öyle olsun. | Open Subtitles | اذا كان الثمن الذي سأدفعه هو تغيير بطاقاتي من وقت لآخر، ليكن الأمر |
| Öyle olsun. | Open Subtitles | ذلك عادل |
| Öyle olsun. | Open Subtitles | هذا منصف كفاية! |