| Söyleyecek bir şeyin var mı diye sorduklarında, özür dilemelisin. | Open Subtitles | سيسألونك , اذا كان لديك شئ تقول لابد أن تعتذر |
| Bu parça için sahiden Amerika'dan özür dilemelisin. | Open Subtitles | يجب عليك حرفياً أن تعتذر لأمريكا لتلك الأغنية. |
| Dokuzuncu adımda yanlış yaptığın herkesten özür dilemelisin. | Open Subtitles | الخطوة التاسعة تنص أن عليك الاعتذار إلى كل شخص أخطئت في حقه. |
| Pamela Morgan Beesly, hemen annenden özür dilemelisin. | Open Subtitles | باميلا مورغان بيسلي، عليك الاعتذار إلى والدتك الآن. |
| özür dilemelisin! Arkadaşlığımız, söylediklerini haketmiyor. | Open Subtitles | يجب أن تعتذري فصداقتنا لا تستحق هذا التصرف منكِ |
| Bu şekilde değil ama yine de özür dilemelisin. | Open Subtitles | ليس الأمر كذلك، ولكن ما زالت هناك حاجة للاعتذار. |
| Gidip özür dilemelisin. Eminim ki haklısın. | Open Subtitles | لكن , لا , اعتقد انه عليك الذهاب والاعتذار |
| - özür dilemelisin. - Tamam. | Open Subtitles | يجب ان تعتذر حسنا |
| Bence Bob ve Terry'den özür dilemelisin. | Open Subtitles | أعتقد أن عليك الإعتذار إلى "بوب" و"تيري" |
| Biliyor musun, danışmanımız Irene Dudek'e özür dilemelisin , 105 numaralı odada, şu anda bekar, ve bütün cinsel ilişkilerinde moderndir. | Open Subtitles | أتعرف , يجب أن تعتذر حقاً من مشرفتنا آيرين دوديك) . إنها في) غرفة 105 وهي عزباء حالياً |
| Şu anda benden özür dilemelisin yoksa yarın sabah ilk iş olarak sana dava açacağım. | Open Subtitles | يجب أن تعتذر لي الآن أو سأرفع قضية عليك في الصباح |
| Bak, şu an annenden özür dilemelisin. Benden değil. - Ne için? | Open Subtitles | انظر، الآن يتعيّن أن تعتذر لأمك، وليس لي |
| Ama aslında dostundan özür dilemelisin çünkü en büyük darbeyi o aldı. | Open Subtitles | لكن يجب أن تعتذر من صديقك الذي تلقى الصدمة الحقيقية |
| Sadece özür dilemelisin. Anlayış gösterecektir. | Open Subtitles | يجب عليك أن تعتذر فقط، وسيتفهم ذلك |
| Andrea'yla aranız, senin yaptığın bir şey yüzünden bozulduysa gidip özür dilemelisin. | Open Subtitles | (إن ساءت الأمور مع (آندريا بسبب شيء عملته أنت يجب أن تعتذر |
| Bence en kısa zamanda bir özür dilemelisin. | Open Subtitles | اذا كان بإمكاني ان اتدخل ولكن اعتقد انه يجب عليك الاعتذار |
| Bence en kısa zamanda bir özür dilemelisin. | Open Subtitles | اذا كان بإمكاني ان اتدخل ولكن اعتقد انه يجب عليك الاعتذار |
| Yarın Kawashima san'dan özür dilemelisin. | Open Subtitles | يجب عليك الاعتذار لكاواشيما سان غدا |
| Ama yemeği beğenmediysen iş değişir. İşte o zaman özür dilemelisin. | Open Subtitles | إلىٍ إن كان الطعام لايعجبك عندها يجب عليك أن تعتذري. |
| Teknik olarak şimdi benden özür dilemelisin ama boş ver, ben çok bağışlayıcı bir insanım. | Open Subtitles | تقنيا يجب عليك أن تعتذري لي، والآن ولكن أنسي ذلك أنا شخص معطي للغاية |
| Kraliçeye hakaret edip karşı gelmişsin. özür dilemelisin. | Open Subtitles | قالت الملكة إنك أهنتها وتحدّيتها عليك أن تعتذري |
| - Martin'den özür dilemelisin. | Open Subtitles | أنت في حاجة للاعتذار لمارتن. |
| O yüzden saygısız poponu onun eteğinin yanına götürüp özür dilemelisin. | Open Subtitles | لذلك أعتقد أنه يجب أن تأخذ مؤخرتك عديمة الاحترام أكثر من تنورتها والاعتذار. |
| Gene'den özür dilemelisin. | Open Subtitles | يجب ان تعتذر لجينى |
| Ve ayrıca, kıza kötü davrandığın için ondan özür dilemelisin. | Open Subtitles | كما يجب عليك الإعتذار لتصرّفك الوقح |
| O zaman kesinlikle özür dilemelisin. | Open Subtitles | -إذن يجب أن تعتذر حقاً |