| Hızlanmalısın. Bu işi gün boyunca çok düşük bir ücret karşılığı yapman gerekecek. | Open Subtitles | زن سرعتك، ستحتاج للقيام بهذا طيلة اليوم مقابل أجر زهيد. |
| Zaten iyi bir ücret karşılığı denek domuzunum. | Open Subtitles | أنا أؤدي أصلا دور فأر تجاربك مقابل أجر معقول. |
| Taksinin, ücret karşılığı seni taşıyan bir araba olduğunu bilmen gerekirdi. | Open Subtitles | يجب أن تعرف فتاة بعمرك أن التاكسي توصل المرء إلى أماكن مقابل أجر. |
| Onlar bize bir VIP odasında ücret karşılığı zevk vermeye çalışan çıplak insanlar. | Open Subtitles | بشر عراة على استعداد ان يسعدوك مقابل مبلغ من المال تتفقون عليه |
| Evet ama hayatlarını sabit bir ücret karşılığı riske edeceklerdi. | Open Subtitles | أجل، ولكنهم سيخاطرون بحياتهم مقابل مبلغ صغير. |
| Bu fikri daha ayrıntılı araştırmayı ve ücret karşılığı BPO tarzı bir şirket kurarak rüşveti durdurma fikrini daha detaylı incelemeyi teklif ediyorum. | TED | أقترح بإستكشاف أوسع لهذه الفكرة لدراسة فرص إيجاد خدمات ربحية , معتمدة على رسم تعهيد الخدمات الإجرائية لإيقاف الرشاوي ومنع الفساد |
| Bence bu 42 pilot vakada kullandığımız yöntemler diğer durumlar için de genelleştirilebilir ve internet ya da arama merkezi üzerinden bir ücret karşılığı rüşvet talebi ile karşılaşanların arayabileceği merkezlere dönüştürülebilir. | TED | أؤمن بأن هذه الأدوات التي عملنا بها في الـ42 حالة التجربيية يمكن أن تكون موحدة في العمليات المعيارية في بيئة تعتمد تعهيد الخدمات الإجرائية وتوفير موقع , ومركز إتصالات ومكاتب إمتياز فعلية مقابل رسم لمساعدة أي شخص واجه طلب لرشوة |
| Bir ücret karşılığı, özel çekimler yapıyoruz. Ücretinizi söyleyin. | Open Subtitles | -نحنُ نقوم بتصوير مشاهد خاصة ، مقابل أجر . |
| Bir ücret karşılığı, özel çekimler yapıyoruz. Ücretinizi söyleyin. | Open Subtitles | -نحنُ نقوم بتصوير مشاهد خاصة ، مقابل أجر . |