| Müslüman ülkelerdeki kadınların kendilerini örtmesi olayını hep merak etmişimdir. | Open Subtitles | تساءلت دوماً عن المرأة في الدول المسلمة بسبب تغطيتهم لنفسهم |
| Her gün, her yıl, yaşanan ölümlerin üçte birine gelişmekte olan ülkelerdeki yoksulluk kaynaklı hastalıklar neden oluyor. | TED | حوالي الثلث من كل الوفيات كل يوم، كل سنة بسبب أمراض الفقر في الدول النامية |
| Bu gelişmiş ülkelerdeki standart bir uygulamadır. | TED | هذا هو مستوى الرعاية الأساسي في الدول الغنية. |
| Batılı insanlar, kırk yıl boyunca sosyalist ülkelerdeki insanları meraklı gözlerle izledi. | Open Subtitles | ستظل شعوب البلدان الاشتراكية تنظر إلى الغرب لمدة أربعين عام وهم مندهشون |
| Bu ülkelerdeki tek yasal tedavi yöntemleri; ameliyat, radyasyon terapi ve kemoterapi. | Open Subtitles | العلاجات الشرعيّة الوحيدة في هذه البلدان الجراحة، المعالجة اﻹشعاعيّة و المعالجة الكيميائيّة. |
| Farklı ülkelerdeki rakamlara bakalım. | TED | لذا دعونا ننظر إلى الأرقام في دول مختلفة. |
| 72 saat içinde ya organları çıkarılır ya da yurtdışına gönderilip farklı ülkelerdeki insan ticaretine satılırlar. | Open Subtitles | أو يتم نقلهم خارج البلاد ويباعون الى تجار البشر في بلدان مختلفة |
| Büyük ticari merkezlere ulaşmak, gelişmekte olan ülkelerdeki az gelirli aileler için çok pahalı. | TED | هذا باهظ الثمن للأسر محدودة الدخل في الدول النامية للوصول لمراكز التجارة الكبرى. |
| İkinci olarak, Suriyelilerin komşu ülkelerdeki yaşam koşulları çok kötü. | TED | ثانيا، ظروف العيش للسوريين في الدول المجاورة متدهورة. |
| 12 yaşındaydım ve lisede ilk yılımda iken gelişmekte olan ülkelerdeki topluluklar için para toplamaya başlamıştım. | TED | وعندما كنت في 12 وفي أول عام من دراستي الثانوية. بدأت في جمع الأموال للمجتمعات في الدول النامية. |
| Verilerimiz gelişmekte olan ülkelerdeki mesleklerin üçte ikisinin otomasyon yüzünden yok olacağını söylüyor. | TED | تشير بياناتنا أن ثلثي فرص العمل، جميع فرص العمل الحالية في الدول النامية، ستختفي بسبب الأتمتة |
| Bu derin bir fakirlik değil. Özel bir durum, büyük olasılıkla Güney ve Doğu Afrika'daki bazı ülkelerdeki veya ülkelerin bazı kısımlarındaki heteroseksüel nüfusun bir bölümünün aynı andaki cinsel partnerliği. | TED | انها ليست بسبب الفقر المدقع. انها حالة خاصة على الأرجح تتعلق بعدد الشركاء الجنسيين في قسم من السكان في بعض الدول, أو في بعض المناطق في الدول في جنوب وشرق أفريقيا. |
| Gelişmekte olan ülkelerin durumları ve orta gelirli ülkelerdeki insanların büyük kapasiteleri ve barış içindeki düşük gelirli ülkeler kafanızı karıştırmasın. | TED | لا تقللوا من أهمية الدول الناشئة والقدرة العظيمة للشعوب في الدول ذات الدخل المتوسط والدول ذات الدخل المنخفض, ولكن تتمتع بالسلام |
| Gelişmekte olan ülkelerdeki büyük eşitsizlik bunun görülmesini güçleştiriyor, örneğin, taşımacılık açısından, gelişmiş bir şehir, yoksulların dahi araba kullandığı bir şehir değil, tam tersi zenginlerin dahi toplu taşıma kullandıkları bir şehirdir. | TED | التفاوت الطبقي الكبير في البلدان النامية يجعل من الصعب أن نرى، على سبيل المثال، أن في مجال النقل، المدينة المتقدمة ليست التي يركب فيها الفقراء سيارات بل أين يستعمل الأغنياء وسائل النقل العمومية. |
| Gelişmekte olan ülkelerdeki göçmenlerin, gelişmekte olan ülkelere gönderdiği para; 413 milyar dolar. | TED | المهاجرون من البلدان النامية يرسلون الأموال إلى بلدانهم 413 مليار دولار |
| Bu kadar çok mülteciye kapı açan bu ülkelerdeki insaniyeti ve cömertliği, refah seviyesine ulaşmış diğer ülkelerin tanıması gerekir. | TED | على البلدان الثرية في العالم أن تعترف بمقدار الإنسانية والكرم لتلك البلدان التي تستضيف أعداداً كبيرة من اللاجئين. |
| Yine, örnek olarak uzak ülkelerdeki düşmanları vurmak için kullanılan dronlar bir araç olabilir. | TED | مرة أخرى، مثلًا، الاعتماد على الطائرات بدون طيّار لاستهداف الأعداء في البلدان النائية قد تكون أداة. |
| İklim avukatları uzun zamandır halkı şimdi kısa-dönemde bazı özverilerde bulunmaya teşvik ediyorlar, öyle ki 30-40 yıl sonra başka ülkelerdeki başka insanlar faydalanabilsin. | TED | يشجع مؤيدو المناخ باستمرار المواطنين ليقوموا الآن ببعض التضحيات قصيرة المدى من أجل الفوائد التي ستعود على أشخاص آخرين في دول أخرى خلال 30 أو 40 سنة في المستقبل. |
| Ayrıca diğer ülkelerdeki ayrıcalıklı şiddetle de savaşabiliriz. | TED | وهنالك الكثير أيضًا من شأنه مجابهة "امتياز العنف" في دول أخرى. |
| Ve o gün, OPEC'e üye olmayan diğer ülkelerdeki petrol yatırımların tavan yapmasını sağlamış. | Open Subtitles | وبسبب هذا اليوم ايضاً قامت برفع الاستثمارات النفطية في بلدان لا علاقة لها بـ أوبك |
| isgal edilen ülkelerdeki insanlarin neler hissetmis olabilecegini yalnizca tahmin edebiliriz. | Open Subtitles | يمكننا تخيل ما شعر به الناس فى الدول الواقعه نحت الاحتلال |