| Senin gibi iğrenç biri tarafından kurtarılmaktansa Ülkem için ölürüm. | Open Subtitles | أفضل أن أموت من أجل بلدي على أن ينقذني أمثالك |
| -Ben Ülkem için çalıştım. | Open Subtitles | أنا أعمل من أجل بلدي لا أعرف ما هو أكثر مثير للشفقة |
| Hala müzik için yapacak çok şeyim var ve Kraliçe, Ülkem için. | Open Subtitles | ما زال هنالك الكثير لأفعله للموسيقى و لملكتي و لبلدي |
| Bu yüzden, söyleyin bana Ülkem için ne yapabilirim çavuş? | Open Subtitles | إذن , ما الذي يمكنني أن أقدمه لبلدي أيها الرقيب ؟ |
| Biliyorum ben bir kişiyim. Ülkem için savaştım ve bununla gurur duyuyorum. | Open Subtitles | أعرف أنني رجل، أنا قاتلت من أجل بلادي و أنا فخور بذلك |
| Orduya girdiğimde Ülkem için ölmek istiyordum. | Open Subtitles | لما اشتركت كنت مستعدا للموت من أجل بلدي و لازلت كذلك الآن |
| Ülkem için savaşıcam | Open Subtitles | سوف أقاتل من أجل بلدي الزاوية. فليحفظ الله الملكة. |
| Ülkem için her şeyi feda etmeye, burada ki herkesten daha çok mecburum. | Open Subtitles | أنا ملزم من أكثر من أي شخص هنا للتخلي عن كل شيء من أجل بلدي |
| Ülkem için yaptım. Ailem için yaptım. | Open Subtitles | فعلتُ هذا من أجل بلدي وفعلتُ هذا من أجل عائلتي |
| Ben gidip Ülkem için savaşayım, sen de sevgilimi çal. | Open Subtitles | أسافر وأحارب من أجل بلدي وتطعنني بالخلف |
| Ülkem için neler yaptığımı bilmiyorsun. | Open Subtitles | أنت لا تعرف ماذا فعلت من أجل بلدي |
| Amerikan demokrasisine inanıyorum ve Ülkem için canımı yine tehlikeye atacağım. | Open Subtitles | أؤمن بالديموقراطية وأنوي المخاطرة بحياتي لبلدي |
| Sana, bunun Ülkem için doğru karar olup olmadığına emin olmadığımı söylemiştim. | Open Subtitles | أخبرتك أني لست متأكدة ما إذا كان هو الخيار الصحيح لبلدي. |
| Evet, belki de Ülkem için, gerçekten önemli birşeyler yapmış gibi hissediyorum. | Open Subtitles | نعم، ربما. إذا أشعر أنني قد فعلت شيئا عظيم حقا لبلدي. |
| Tanrı'nı adil olduğunu düşününce Ülkem için kaygılanıyorum. | Open Subtitles | أشعر بالخوف لبلدي عندما أفكر بأن الله هو. |
| Tek suçu, ben Ülkem için savaşırken beni desteklemekti. | Open Subtitles | جريمتها الوحيدة هي أنها كانت تعولني بينما كنت أحارب من أجل بلادي |
| Li-Na haklı. Ülkem için her şeyimi feda ettim. | Open Subtitles | إنها مُحقة،لقد قدمت كل شيء من أجل بلادي |
| Ülkem için yapamayacağım şeyler. | Open Subtitles | هذه الأشياء ليست من أجل بلادي |
| Tek pişmanlığım Ülkem için verecek tek canımın olması. | Open Subtitles | أأسف على شيء وهو أن لدي روح واحده لأخسرها من أجل وطني |
| Bunu, bu adamlar için ve Ülkem için yapmaktan gurur duyuyorum. | Open Subtitles | فخور بعملي لأجل هؤلاء و فخور بعملي لوطني |
| Ülkem için büyük değer taşıyorsun müsaade et de ülkemin çıkarları için kendim karar vereyim. | Open Subtitles | يجب ان اُذكّرك بأنك ذو فائدة عظيمة لبلدى وحفاظا على سلامتك, يجب ان تسمح لى بأن أحمى مصالح بلادى بطريقتى الخاصة |
| Ülkem için yapmayacağım hiçbir şey yok. | Open Subtitles | يا الأشياء التي أقدمها لبلادي. |