| Üzülerek bildiriyorum ki, İmparatorluk elçisi görevini yapmış olan, Eustace Chapuys, İspanya'ya dönüşünden kısa süre sonra vefat etmiş. | Open Subtitles | يؤسفني أن أبلغك أن يوستاس تشابويس الذي كان مرة السفير الإمبراطوري هنا, قد مات بعد عودته الى اسبانيا بقليل |
| Üzülerek sizden başka bir yer bulmanızı rica etmek zorundayım. | Open Subtitles | يؤسفني ان اقول انك بحاجة ان تنقلي ابنتك لمكان اخر |
| Üzülerek bildiririm ki, efendim doğum sırasında komplikasyonlar oldu, efendim. | Open Subtitles | نعم يا سيدي يؤسفني إخبارك أن زوجتك مضاعفات عند الولادة |
| "Mali durumumuzdaki sıkıntıdan dolayı Üzülerek belirtirim ki istasyonunuzu yine de kapatmak zorundayız. | Open Subtitles | بسبب حالتنا المالية الضعيفة و يؤسفنا بأن نخبركم بإننا ما زلنا بأنه يجب إغلاق قسمك |
| "Başarılı geçmişinize rağmen Üzülerek bildiriyoruz..." | Open Subtitles | نأسف باخبارك أن بالرغم تقريرك الممتاز عن الخدمة |
| Bu bir ön duruşma olduğundan Eyalet Savcısının sanığın hakları dahilinde mükemmel bir şekilde davrandığını savunma avukatına Üzülerek bildiririm. | Open Subtitles | يؤسفني اعلام مستشار الدفاع انه بما ان هذه اجراءات ابتدائية فإن ذلك من ضمن حقوق مفوض الولاية |
| Üzülerek söylüyorum ki silahlarımız ve ekipmanımız henüz gelmedi. | Open Subtitles | يؤسفني القول أن أسلحتنا و جزء كبير من معداتنا لم يصل لحد الأن |
| Üzülerek duyurmak zorundayım ki Chicago'daki kötü hava yüzünden 909 sefer sayılı uçuş iptal edildi. | Open Subtitles | يؤسفني أن أعلن أننا سنلغي الرحلة 909 بسبب الطقس الصعب في شيكاغو |
| Bayım, Üzülerek bildiririm ki sizi kurtarmak için gönderebileceğim adamım yok. | Open Subtitles | سيدي، يؤسفني إخبارك بأنه ليس لدي رجال متوفرين لإرسالهم لنجدتك |
| Üzülerek bildirmek isterim ki, raporum tamamen doğru değildi. | Open Subtitles | يؤسفني ان أبلغك ان تقريري ليست دقيق تماما. |
| Ancak yarınki havanın gün boyunca gök gürültülü ve sağanak yağışlı olacağını Üzülerek belirtmek durumundayım. | Open Subtitles | لكن توقعات الغد، يؤسفني أن أقول لكم أنها ستمطر زخات مطر ورعود قوية طوال اليوم |
| Üzülerek söylüyorum, fakat olasılıklara göre bulunmak istemezse, kayıp olarak kalır. | Open Subtitles | ... يؤسفني قول ذلك ... لكن لو لم نجده سيبقى مفقوداً |
| Üzülerek söylüyorum Bay Vaughn ben karanlıktan korkmam. | Open Subtitles | يؤسفني أن أخبرك، السّيد فوجن، لست خائف من الظلام. |
| Değerli konuklar, Üzülerek bildiriyorum ama Bay Marshall, aniden çıkan bir iş nedeniyle ne yazık ki bu gece aramızda olamayacak. | Open Subtitles | ضيوفي الأعزاء يؤسفني أن أعلن أن السيد مارشال لن يتمكن من الحضور بسبب بعض الأعمال الطارئة |
| Değerli konuklar, Üzülerek bildiriyorum ama Bay Marshall, aniden çıkan bir iş nedeniyle ne yazık ki bu gece aramızda olamayacak. | Open Subtitles | ضيوفي الأعزاء يؤسفني أن أعلن أن السيد مارشال لن يتمكن من الحضور بسبب بعض الأعمال الطارئة |
| Sayın Lansing, Irena Moravska'nın artık sizinle yazışamayacağını Üzülerek bildiririz. | Open Subtitles | عزيزي السيد لانسج يؤسفنا أن نخبرك أن ايرينا مارافسكا لن تستطيع مراسلتك بعد الآن |
| Bay Saverese, ortaklarla konuştum Üzülerek söylemeliyim ki sizi artık daha fazla temsil edemeyeceğiz. | Open Subtitles | سيد سيفاريس، لقد تحدثتُ مع الشركاء ونحن نأسف لأن نبلغك بأننا لن نستطيع تمثيلك بعد الآن |
| Ancak Üzülerek belirtirim ki, böyle büyük bir ev için personelimiz az. | Open Subtitles | لكن يحزنني أن لدينا موظفين أقل مما يحتاجه منزل كهذا |
| "Bay Todd Üzülerek belirtir ki, eşinin artık Bay Poirot'un hizmetlerine ihtiyacı yoktur. | Open Subtitles | يأسف السيد "تود" لإبلاغك أن زوجته لا تحتاج " خدمات السيد "بوارو بعد محادثة بين الإثنين |
| Üzülerek söylüyorum ki, kendisi şu an bu odada, aramızda duruyor. | Open Subtitles | ويؤسفني أن أقول، أنهم يقفون بيننا في هذه القاعة بالذات |
| Alışıldık imkânlar mevcut ancak yönetim Üzülerek belirtir ki maalesef göz yaşartmayan şampuan yok. | Open Subtitles | فيه جميع وسائل الراحة المعتادة، مع أن الإدارة تتأسف لإبلاغكم بأن الشامبو ليس من النوع الذي لا يسبب ذرف الدموع. |
| Üzülerek görüyorum ki şehrimin Karadeniz'le olan bağlantısını kesip ticaretini engelleyici kabul edilemez bir çaba içine girdiniz. | Open Subtitles | أنى أسف أن أرى.. محاولتكم غير المقبولة لقطع.. الطريق من مدينتى إلى البحر الأسود. |
| Üzülerek, işinize son verdiğimi belirtmek durumundayım. | Open Subtitles | مع أسفي الشديد , سأقول لكِ وداعاً |
| Üzülerek bildiririz ki kocanız Teğmen Louis D'Amato Avrupa'da savaş alanında hayatını kaybetmiştir. | Open Subtitles | نحن نعتذرعن إخبارك أن زوجك الملازم لويس داماتو.. قتل في معركة أوروبا.. |
| Utanarak ve Üzülerek kabul etmeliyim ki bu, Japon ekibinden birinin başarısızlığıdır. | Open Subtitles | مع الأسف الشديد والعار أعترف لكم بفشل عضو من الموظفين اليابانيين |