| Evet, seni ne kadar çok sevsem üzüntüm de o kadar artar seni anlayamadığım için. | Open Subtitles | نعم، من دواعي حزني أن عليّ حُبك كما أفعل على الرغم أني لا أفهمك |
| Manastırda huzur bulamadım ve üzüntüm öfkeye dönüştü. | Open Subtitles | لم أجد السلام في الدير و حزني تحول إلى غضب |
| Beş dakika içerisinde öleceğini mantıksal bir kuramla ispatlayabilmiş olsam üzülürdüm elbet fakat bu üzüntüm, ispatın verdiği hazzın etkisiyle yok olup giderdi. | Open Subtitles | إذا كان بإستطاعتي إثبات أنّك ستموت في غضون خمسة دقائق مستخدماً المنطق سأكون آسفاً ولكنّ حزني سيكون أقل بكثير من متعتي بإثبات موتك |
| Tek üzüntüm annesinin son eşimin burada olmaması. | Open Subtitles | أسفي الوحيد أن أمه زوجتي الراحلة ليست هنا |
| Tek üzüntüm, fiziksel güçsüzlüğümüzün, bizim, size daha fazla yardım etmekten alıkoyması. | Open Subtitles | أسفي الوحيد أنّ ضعفنا الجسدي يمنعنا عن مساعدتكم أكثر من هذا |
| Tek üzüntüm, gerçekleştiğinde göremeyecek oluşum. | Open Subtitles | أسفي الوحيد هو أنني لن أكون في الجوار لمشاهدة ذلك يحدث |
| Benim üzüntüm seninkinden daha mı değersiz? | Open Subtitles | هل حزني يستحق أقل تقدير من حزنك ؟ |
| üzüntüm hakkında, bugüne kadar. | Open Subtitles | بسبب حزني الشديد ذلك اليوم. |
| Benim üzüntüm, Lena'nın siniri... | Open Subtitles | حزني, أغضب (لينا)... |
| Tek üzüntüm Nathan'ın burada olmaması ve bunu benimle paylaşamaması. | Open Subtitles | أسفي الوحيد هو أن ناثان ليس هنا للمشاركة معي |
| Elena,üzüntüm çok büyük. Çok fazla seveni vardı. | Open Subtitles | إيلينـا" ، أسفي الشديد" اتمنى أن يزول قريباً |
| Tek üzüntüm kalbinin kırıldığını görmek. | Open Subtitles | أسفي الوحيد هو رؤية قلبك المجروح |
| "üzüntüm şudur ki bu film uygun olarak görülmedi." | Open Subtitles | ...أبدي أسفي هذا الفيلم لم لك يكن إنتاج تلفزيوني |