| Gelişigüzel attığımız neşter kesikleri sebebiyle oluşan acı ve ıstırap cidden büyük. | Open Subtitles | الألم و المعاناة التي يسببها استخدامنا العشوائي للمشارط كبيرة جداً بدون شك |
| En basiti, bana kalırsa en iyisi, ıstırap testi. | TED | أبسطها، وأفضلها التي يمكن قولها بإختصار، إنه إختبار المعاناة. |
| Ben Diamond'ın beşikten mezara ıstırap mekanizması. | Open Subtitles | بن دايموند من المهد إلى اللحد المبكر آلة البؤس. |
| Birini kaybettiğin zaman, büyük aşkın bedeli büyük bir ıstırap oluyor. | Open Subtitles | وثمن الحب الكبير هو البؤس العظيم عندما يموت أحدهما |
| O enfes ıstırap içinde ölümle yüzleşmek, cesaretin son noktasıdır. | Open Subtitles | مقاومة الموت ، هو تظهر الشجاعة المطلقة. انها لذيذة العذاب. |
| Almanya ıstırap çekemez. Almanya'nın aklı yoktur. | TED | ألمانيا لا تستطيع أن تعاني. ألمانيا ليس لها عقل. |
| Böyle insanların yanında yer alıp halkın çektiği ıstırap ile alay ediyorsun. | Open Subtitles | أنت تحطّ من قيمة الناس هكذا. وأنت تقومُ بالسخرية من معاناة المواطنين. |
| Eğer gerçekliği görmek istiyorsan, şöyle başlamalısın, ıstırap kapısından geçmelisin. | TED | لذا أود أن ابدأ، إذا كنت حقاً تريد أن ترى الحقيقة، أود الذهاب عبر باب المعاناة. |
| Ancak sanatçılar için farklı bir tür ıstırap vardır. | Open Subtitles | و مع ذلك ، يوجد نوع ما من المعاناة للفنان |
| Hayır. Bu bana büyük ıstırap verdi. Gerçek söz ve müzik acıdan doğar. | Open Subtitles | وذلك سبب لى حزنا عميق فالشعر الحقيقى والموسيقى تنمو من المعاناة |
| - Saygılı olmayı öğreneceksin, ve ıstırap öğretmenin olacak. | Open Subtitles | ,ستتعلم الإحترام و المعاناة ستكون معلمتك |
| Tarih, kara vebanın ıstırap ve ölüme neden olduğunu söyler. | Open Subtitles | التاريخ يقول ان الوباء الاسود سبب البؤس و الموت |
| Babamın küresel ıstırap simsarı olduğunu söylemek lafın sürekli geldiği bir nokta değil. | Open Subtitles | عمل ابي في البؤس العالمي ليس امراً يتم ذكره عادة في الحديث |
| Eğer yapmazsa eğer başıboşluk ve sabırsızlık ederse milyonların kanı akar ve ıstırap devam eder. | Open Subtitles | دماء الملايين سوف يراق وأمد العذاب يطول هلا ذهبت إلى النافذة، السير آرثر |
| Her kimse ıstırap dünyasına adım atmak üzere. | Open Subtitles | أيايكن هنا أنت على وشك دخول عالم من العذاب |
| İnsanlar ıstırap çekebilir. Hayvanlar çekebilir. | TED | الناس يستطيعون أن يعانوا، الحيوانات تستطيع أن تعاني |
| Bizim gibilerin elinde ıstırap çekmemeli, biz her neysek. | Open Subtitles | لا يجب عليها أن تعاني على أيدي من نكن بحق الجحيم |
| Harici koşulları mutluluk ve ıstırap olarak yorumlayan zihin değil midir? | TED | أليست قدرتنا العقلية هذه على ترجمة الحالة الخارجية لحاله سعادة أو معاناة ؟ |
| Gerçekten de yaşamış insanlığın ezici bir çoğunluğu genç yaşta ve acı içinde ölmeden önce ıstırap içinde yorucu emek üretmek zorunda kaldılar. | TED | وفي واقع الأمر، إن الغالبية الغالبة من كل إنسان دبّ على وجه الأرض قد خاض حياةً من المعاناة ومن الأعمال الشاقة، قبل أن يلقى حتفه شابًا وهو في عذاب مقيم. |
| Çektiğim bütün acı ve ıstırap için ikisini alayım. | Open Subtitles | دعني اذهب و احضر كل المعدات التي تجعلني اشعر بالالم و المعاناه |
| Yukarıda ıstırap içinde ölecek olan çocuklar var. | Open Subtitles | يوجد أطفال بالأعلى سيموتوا بألم مبرح |
| Toko'nun nefes alışlarını duydunuz, aynı şeyden ıstırap çekiyordu... | Open Subtitles | لقد سمعت توكو يقاتل ليتنفس, يعانى من نفس حالتك |
| Şiddet, ıstırap ve suç. | Open Subtitles | العنف ومعاناة الذنب |