| Paris'te bütün polisler ve CRS'in adamları, sokakta şüpheliye benzeyen herkesin... kimlik belgelerini kontrol edecek. | Open Subtitles | كل شرطي في باريس سيكون في الشارع لتفتيش الاوراق لاي واحد يشبه المشتبه به عن بعد. |
| Bakalım iki numaralı şüpheli bizi bir numaralı şüpheliye götürecek mi. | Open Subtitles | سنرى اذا المشتبه به الثاني سيقودنا الى المشتبه به الاول |
| Deliller incelenmeden şüpheliye karşı koyuyorsun. | Open Subtitles | أنت تواجه المشتبه به قبل أن تتم معالجة الدليل |
| Bir şüpheliye işkence edip sorgulanamayacak hale soktuğun için tutuklanmanı önereceğim. | Open Subtitles | وسأوصي بأن تعتقل لتعذيب مشتبه به وجعله غير قابل للاستجواب |
| Bu isim Abby'nin mor sakızdan bulup teşhis ettiği şüpheliye ait değil mi? | Open Subtitles | ماركين . مهلا ، أليس هذا هو الاسم الأخير للمشتبه به صاحب العلكة البنفسجية |
| Evet, istemezseniz inanmayın ama bu incelediğimiz çok önemli davadaki iki önemli şüpheliye de kendimi yeterince bilgilendirdim. | Open Subtitles | نعم,سواء صدقت او لا,لقد عرّفت نفسي بأسماء المشتبهين الإثنين في جريمة القتل هذه ذات الطراز العالِ |
| Bence konuşmanın bir şüpheliye dönüşmesi çok kötüye işaret. | Open Subtitles | أعتقد بانها علامة سيئة جداً عندما يصبح المعالج مشتبهاً به |
| Yani şüpheliye olay yerinden resimler gösteriyorsun,.. | Open Subtitles | إذا تعرض على المشتبه به شرائح عرض من مسرح جريمتنا |
| Şüphelenilmeyen şüpheliye, çamur atarsan her şeyi itiraf mı eder? | Open Subtitles | إلقاء البذاءات على المشتبه به وسوف يعترف بكلّ شيء؟ |
| şüpheliye uLaşmamızın tek yoLu oydu. | Open Subtitles | كان هو السبيل الوحيد للعثور على المشتبه به |
| şüpheliye bir saat avans vererek elemanlara hava atmaya mı çalışıyorsun? | Open Subtitles | من اجل اعطاء المشتبه به الأفضلية عنا بساعة لذلك تريد ان تستعرض قدرة رجالك؟ |
| şüpheliye ait bir bıçak bulduğun söylendi. | Open Subtitles | وفقاً للمعلومات الصباحية التي حصلت عليها، لقد أستعدتم السكين من المشتبه به. |
| Efendim, şüpheliye söyleyeceğiniz bir şey var mı? Belki de izliyordur. | Open Subtitles | سيدي، ماذا عن كلمة إلى المشتبه به و الذي ربما كان يشاهدك الآن |
| Sana gönderdiğim resimdeki adam.. Bizim şüpheliye benziyor.. | Open Subtitles | لقد أرسلت إليك للتو صورة لرجل متوافق مع وصف المشتبه به خاصتنا. |
| Normalde, bir şüpheliye bunu yapmam ama.. | Open Subtitles | عادة، أنا لَنْ أَتْركَ مشتبه به يَعمَلُ هذا، لكن |
| Bir şüpheliye odaklanmak istiyorsak daha fazlasına ihtiyacımız olacak. | Open Subtitles | ، لديهم الكثير من العملاء . يستأجرون وقت الكومبيوتر بالساعة . سنحتاج المزيد لتضيق الخناق علي مشتبه به وحيد |
| Göz altında olan bir şüpheliye saldırdın biraz önce. | Open Subtitles | لقد تعديت لتوك على مشتبه به في حوذة الشرطة |
| şüpheliye bildiklerimizi belli etmek son çare. | Open Subtitles | السماح للمشتبه به بمعرفة ما نعرفه الآن حقاً هو خيار نووي |
| Neler yaptığını, şüpheliye neler anlattığını öğrenin ki neyle karşı karşıya olduğunuzu bilin. | Open Subtitles | اكتشف ما الذي توصلت إليه وما الذي قالته للمشتبه به حتى تعرف ما الذي تتعامل معه |
| Evet. 14 şüpheliye indirdim. | Open Subtitles | أجل, لقد قللنا المشتبهين إلى 14 فقط. |
| Yani kocanıza bir şüpheliye saldıran bir polis memuru olarak değil de kocasına içerleyen bir eş olarak saldırdınız. | Open Subtitles | إذاً هاجمتيه ليس كـ كونكِ شرطية تهاجم مشتبهاً به بل كـ زوجة تواجه زوجهها؟ |
| Sadece ülkeme saldırılmamış, ama birdenbire, başkasının yaptıkları yüzünden bir vatandaştan bir şüpheliye dönüşmüştüm. | TED | لم يتعرض وطني لهجوم فحسب، ولكن في غمضة عين، أفعال أحدهم حولتني من مواطنة لمشتبه بها. |
| Bu yangınlar masum insanları öldürmekle kalmadı, şüpheliye de toplum üzerinde kontrol duygusu verdi. | Open Subtitles | هذه الحرائق لم تقتل أناسا أبرياء فقط بل منحت ايضا للجاني شعورا بالقوة على المجتمع |
| Çıkışları bilmeden silahlı bir şüpheliye pusu kuramazsın. | Open Subtitles | أنت لا تطارد مشتبه فيه بدون أن تعرف مخارجه |