| Hayır. Burda, şımartılmış dünyada, her şey mükemmel. | Open Subtitles | لا, كل شيء هنا مثالي, عالم مدلل | 
| Babası Chester Conway tarafından şımartılmış. | Open Subtitles | مدلل بواسطة أبيه "تشستر كونواي". | 
| Artık senin, şaplak atılmasından hoşlanan, şımartılmış zengin bir kız olduğunu bildiğime göre, seninle konuşma konusunda daha rahatlamış hissediyorum kendimi. | Open Subtitles | أشعرٌ بالإرتياحْ, عندما أتحدّثْ إليكِ. والآن, أعلمُ أنكِ فتاةٌ غنيّةٌ مدللة. والذين يعشقنْ الضربْ. | 
| Sen şımartılmış bir veledin tekisin. | Open Subtitles | أنت مدللة أيتها الطفلة المزعجة | 
| Sadece insanlar değil, köpekler de bu evde şımartılmış. | Open Subtitles | ماهذه المصيبة ، ليس فقط البشر ولكن الكلاب أيضاً مدللون فى هذا المنزل | 
| Zengin, şımartılmış ve doğduğu bu ayrıcalığa nankörlük eden... | Open Subtitles | ... أغنياء ، مدللون ، جاحدون للتميز الذي ولدتم به | 
| El üstünde tutulmuş ve şımartılmış biriydim. Sen bir dahisin! | Open Subtitles | أجل لقد كنتُ هنا, كنتُ مدللاً وأنيقاً,. | 
| şımartılmış bir zengin çocuğuyum ne de olsa. | Open Subtitles | نعم. أنا ولد مدلل وغني. | 
| Vicdanın çok şımartılmış. | Open Subtitles | ان ضميرك مدلل | 
| şımartılmış bir çocuktan başka bir şey değilsin. | Open Subtitles | أنتي لا شيء سوى طفلة مدللة | 
| Emily çok şımartılmış yani. | Open Subtitles | - لذا ( أيميلي ) كانت مدللة فاسدة . | 
| Sizler sadece şımartılmış küçük veletlersiniz. | Open Subtitles | أنتم مجرد أطفال مدللون | 
| "Keyfine düşkün kedi." Ayrıca şımartılmış. | Open Subtitles | "القط الأيبوقري" كان مدللاً أيضاً |