| Ailene ulaşamadım ama seni kilerde bulduğumda bunun seni kurtarmak için tek şansım olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | علمتُ أنني يجب أن أفعل شيئاً لم أستطع الوصول لوالدييكِ ولكن عندما وجدتكِ في القبو عرفتُ أنها فرصتي الوحيدة لإنقاذك |
| Ama işim bitmeden önce bunun son şansım olduğunu hissediyorum. | Open Subtitles | ولكنني أشعر أنها فرصتي الأخيرة لخوض مغامرة جديدة قبل أن أكتفي |
| Ben de, bunun son şansım olduğunu hissettiğimi söyledim. | Open Subtitles | فقلت له أني أحسست أنها فرصتي الأخيرة |
| Bazen bunun tek şansım olduğunu ve berbat ettiğimi düşünüyorum. | Open Subtitles | أحياناً أفكر أن هذه كانت فرصتي الوحيدة و أنا أضعتها |
| Benim için, içindeki bebeğin son şansım olduğunu sanmıştım. | Open Subtitles | بالنسبة لي, أعتقدت أن الطفل الذي بداخلك كانت فرصتي الوحيده |
| Bir tane bulma şansım olduğunu düşünüyor musunuz? | Open Subtitles | جدي، أتعتقد أن لدي فرصة لأجد واحدة؟ |
| Aslında ben de oğluyla bir şansım olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | أجل، حسن، أظن أن لدي فرصة مع إبنه. |
| - Çünkü son şansım olduğunu biliyorsun. | Open Subtitles | -لأنكِ تعلمين من أنها فرصتي الأخيرة |
| Anlayabilmek için bunun son şansım olduğunu hissediyorum. | Open Subtitles | -أشعر أنها فرصتي كي أفهم |
| Bu gece size karşı şansım olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | أن لدي فرصة لأكون ضدك |
| - Sorun şu ki; Eva'nın avukatı, bu öğlen mahkeme emri kaydı çıkarıyor bundan daha derine inme şansım olduğunu gerçekten düşünmüyorum. | Open Subtitles | -المشكلة، محامي (إيفا) تقدم بإنذار قضائي بعد ظهر هذا اليوم، ولذا أنا لا أعتقد حقّاً أن لدي فرصة |